hesabın var mı? giriş yap

  • marca'da hakkında çıkan yazıyı ismail er tarzı ele alırsak;

    "maç sonrasında nuri'yi odasına çağıran tecrübeli çalıştırıcı "alman liginde takımına şampiyonluk yaşatmış bir oyuncusun. ben seni buraya baş rol oyuncusu olman için getirdim. bunun için biraz daha özveri göstermen lazım. ben takımını atağa kaldıran, sert şutları ile kalecilerin korkulu rüyası olan, lider kimliğini sergileyen bir oyuncu istiyorum. kafamdaki nuri değilsin" diye konuştu..

    hocasının sözleri karşısında duygulanan nuri ise "camianın beklentilerinin farkındayım. yaşadığım ağır sakatlık sonrasında elimden gelen her şeyin en iyisini yaparak eski günlerime dönmeyi arzuluyorum. kendimi daha da toparlayacağıma ve camianın gözüne gireceğime söz veririm. sizi utandırmayacağım" şeklinde cevap verdi."

    (bkz: kafamdaki tello değilsin)

  • solcu demirspor'un ülkücü teknik direktörüyle ak partili osmanlıspor'la oynayacağı tam türkiye gibi maç.

  • beşiktaşlı olan şahsımı gülümsetmiş olay. ne güzel lan işte. illa laf sokmaya çalışmak zorunda değilsiniz. insanlar normal tepki vermeyi unutmuş artık.

  • bizde batı hayranlığı zannedildiği gibi cumhuriyeti kuranların hedeflediği politika sonucu başlamamıştır. tam tersi tam bağımsızlık anlayışı içinde ulus kimlik oluşturma çabası vardı
    hatırlayın, anadolu'dan gelip geçen uygarlıkların izinde türklerin geçmişini aramak, güneş dil teorileri; hititlerin türk oldukları iddiaları; geçmiş uygarlıkların adlarının kurumlara verilmesi (etibank, sümerbank gibi) yabancıların elinde bulunan şirketlerin devletleştirilmesi, yerli mal üretimine ve tüketimine özendirilmesi vs, evrensel kültür içinde ululusal kültürü geliştirme vs... hepsi bir ulus kimliği arayışı içindi.

    ne var ki menderes dönemiyle marshall yardımlarından yaralanmak, abd'nin müttefiki olmak (nato üyesi olmak) için bağımsızlık terkedilmiş, ulusal kimlik edinme politikası rafa kaldırılmıştır. abd'ye yaranmak için kore'ye asker yollandı, tsk amerikan etkisine sokuldu, askeri anlaşmalarla bir sürü bağımsız bir ülkeden beklenmeyecek ödünler verildi... ingilizce prestij bir dil oldu... komünistler haliyle ruslar hakkında olmadık hikayeler uydurulmuştu. buraya yazılmayacak kadar iğrenç, pis hikayelerdi bunlar...

    en masumu şöyleydi:
    o dönemde çocukları oyunlarına ebe seçerken şu tekerlemeyi yaparlardı...

    "bir, iki, üçler
    yaşasın türkler
    dört, beş, altı
    polonya battı
    yedi, sekiz, dokuz
    ruslar domuz
    a-me-ri-ka dos-tu-muz!..."

  • iyi bir yüzücü olmama rağmen suyun çok derinleşmesinden hoşlanmam. sonuçta doğal ortamım değil ve doğa bazen sürpriz yapmayı sever. hayatınızda bir kez bile levrek temizlediyseniz balığın aslında ufak olmasına rağmen nasıl korunaklı olduğunu görürsünüz. karadeniz'de sahil şeridi bulanık iken açıklar daha temiz olduğundan dolayı bazen açılmak zorunda kalıyorsunuz. bunlardan birinde yunus sürüsü gelmişti yanıma. gerçekten panik yapıyorsunuz, en nihayetinde balık bu amk hoşttan anlamaz, kışttan anlamaz. tamam flipper falan sempatimiz var ama hiç mi kötüsü yok ulan bu familyanın? organize olup köpekbalığı öldürebilen bir grup hayvandan bahsediyoruz. suyun içinde biri döndürüp öteki .... kımıldayamazsın ki, zevk için yapıyormuş bu hınzırlar da bizim gibi. sözün özü, iyi yüzerim ama tırsarım gençler. siz de tırsın.

    asla aralarına katılmayacağım amcalardır.

    edit: imla ve ifadeler.

  • ahaha tespit gibi tespit.

    anilar gozumde canlandi. o fezaya dikilen topa kafayla cikan stoper ve forvet mucadelesi de inanilmazdi.

    babam alpay ozalan icin bu herif o toplara kafa vura vura gerizekali olacak derdi ki hakliymis. su an goruyoruz kendisini. *

    simdi kaleci de ortasaha gibi defans gibi ayakla oyun kuruyor. futbolun harala gurele oynandigi, bol dikilmis formalarin ruzgarda salindigi zamanlar artik geride kaldi.