hesabın var mı? giriş yap

  • kendisine iki çift lafımın olacağı zat, bu ülkenin gördüğü en kötü padişah.

    bakıyorum 10 kasım törenlerine katılmamışsın. aman katılma, aman. çok iyi ediyorsun. halk senin koruma ordun olmadan rahat rahat ata'sını ansın. diğer yandan, bakıyorum demokrasi adı altında gemi iyice azıya aldın. atatürk'ün cumhuriyeti ilan ettiği binanın önüne sıra sıra polis diken sen, benzer bir orduyu etrafına almadan bugün ankara'ya çıkamazsın, en azından bunu biliyorsun.

    gülüyorum, biliyor musun? bu ülkenin insanlarının saygısızlığı zaman zaman ağlatsa da beni, senin bu tutumunu düşündükçe gülmekten, neşelenmekten kendimi alamıyorum. her ay vergi adı altında beni soyup soğana çeviriyor olabilirsin belki. (bu açıdan o kadar kızgın değilim, ilk yapan sen değilsin.) züğürt tesellisi seninki, ben kazandım işte diyebilirsin. kazanmadın güzelim. hiçbir türk kazanmadığı gibi, sen de kazanmadın.

    74 yıl sonra insanlar akın akın anıtkabir'e gidiyorlar. peki sana ne olacak tayyip?

    turgut özal örneğinde gördük işte. kefenin cebi yok. güm diye gidiyorsun. geriye sadece birbirlerini yiyen mirasyedilerin kalıyor. senin de elinde bundan başka bir şeyin olmayacak. süleyman'a kalmamış bu dünya, sana da kalmayacak. çekemiyorsun, çatlıyorsun. geberiyorsun kıskançlıktan. kıskanmak insani bir şey. insani olmayan ise, bu kıskançlığının onu sevenlere biber gazı sıkmaya kadar varmış olması. bu acizliğin resmi.

    acizsin. çünkü gerçeği biliyorsun. gerçeği sen de biliyorsun, ben de, herkes de biliyor. rantçıların bile.

    onun ölümünden 100 yıl sonra da insanlar mezarına çiçek bırakacaklar. onun verdiği hakların kıymetini bilenler, yaşamlarının sonuna kadar bugün onu anacaklar. ya sen? sen daha koruma ordun olmadan kendi yönettiğin halkın arasına çıkamıyorsun. senin ölümünden 100 yıl sonra kimse yürümeyecek. sana kargalar vefa gösterirse şanslısın.

    gerçeği biliyorsun. kimse ölümünden ne 89, ne 99 yıl sonra sokaklara dökülüp senin cumhuriyetini, idealini haykırmayacak. sana ancak leş kargaları düşecek. bunu bilmek, bugün için bana yeter. bunu bildiğini bilmek, yeter.

  • ulan adam hem ülkenin mühendisinin, beyaz yakalısının ev alamadığını dile getiriyor hemde balonun olmadığını söylüyor. savunmak için kafayı çizdiler.

  • trish rothgeb'in isim anası olduğu akım. temelinde kahvenin seri üretimden kaynaklı negatif taraflarını atıyoruz, geriye pozitifler kalıyor, tüketiciler de her zaman olduğu gibi aslında olması gerekene bu akım sayesinde ve elbette daha fazla para ödemeyi göze alarak ulaşıyor(du). güya.. niye? çünkü aslında olması gereken, gerçekte bir lükstür.

    sonra ne oldu? iyi niyeti paraya çeviriciler geldi ne olacak? onlara kısaca hipster falan da deniyor lakin konumuz o değil. fakat "hipster ne ola ki bacı?" diyeceklerin 1 entry ile 2 kuş vurma fırsatını ellerinden almayayım. en eski azılı solcuların* en sağcı işadamı olmasını düşünün. şimdi oradaki tespih, sakal, takke üçlüsünü teşbih, sakal, bere ile değiştirin. oldu mu sana hipster!? olmadı tabi ama oluyor maalesef.

    peki asıl mevzumuz, yani üçüncü dalga neydi? üçüncü dalga emekti. peki neyi emekti? kan mı emekti yoksa kahve mi emekti? şu an türkiye'de o olması gereken kahveler görülemediği için buradan bakınca öyle görünüyor ki, tüketicinin iyi niyeti ile beraber parasını emekti. hasadının üstünden 2 hatta 5 sene geçmiş kahveye "rezerve" yazak, 10 liralık kahveyi 120 ila 150 lira aralığında satak, eleştiren olunca hasadından çatlamış o şekerim diyekti. açık kavuruyoruz ayağına bombok kavurak, başkasının bombok kavurmasına bakıp baked diye bok atak, şekil olsun, ambiyans dolsun diye çiş dansı hareketleri ve modernize edilmiş kıç yıkama ibriği ile kahve hazırlayaktı. soğuk demleyek, içine nitrojen basak, bıyık bırakak, fincanına 7 ila 14 lira alırken bıraktığımız bıyıkları burak, enine çizgili t-shirt giyek, pandomim yapak, kolumuza atatürk dövmesi yaptıracak kadar milliyetçi olak ama adımızı ecnebi adına çevirek, kasılak, kasılak, kasılak, cafe, cafeler, cafelerimiz açak, daha çok cafe açak ama kahve adına 1 bok bilmeyekti üçüncü dalga. ya da daha doğrusu, üçüncü dalgayı olması gerekenden uzaklaştırıp, böyle bir kepazeliğe dönüştürüp, isim anasını bile ağlataktı.

    ve üçüncü dalga adına yaraşır şekilde üçkağıtçılıktı ve inşallah bir gün tüm üçkağıtçılar gibi yargılanıp rafa kaldırılacaktı.

    ve işte asistanım merova üçüncü dalganın kaldırılacağı o rafı sizler için hazırlıyor!

    merocum, kesik at başını koyduğun rafın bir altını düşündüm ben. evet orası. yok yok sığar sen merak etme, sok sokuştur, koy koyuştur.

  • kendi vatandaşının cebine bu kadar düşman bir iktidar dünya insanlık tarihinde görülmemiş olabilir.

  • neden cumhurbaşkanına hakaret olarak algılandı ki? ya da cumhurbaşkanı neden üstüne alındı?

    afiş bana ithafen asılmıştı. ben de buradan cevaplayayım; 128 milyar dolar nerede valla bilmiyorum amk.

  • "türkiye'nin ekonomisini belediye başkanlarının düzeltme şansı var mı? sanki yerel seçimler bitecek, bunlar türkiye'nin ekonomisini düzeltecek. yahu yalan söylemeyin bu millete. türkiye'nin ekonomisinin sorumlusu benim, ben. yerel yöneticilerin yapacağı hiçbir şey yok."

  • yeni işe girdim, her gün girişte ve çıkışta kart okutuyoruz ve ben werkstudent olarak haftada 20 saat çalışıyorum. bazen işim geç bittiği için 5-10 dk geç çıkmışım ve haftada 20 saat 35 dk zaman harcadığımı görmüşler. ik çağırdı acilen gittim utana sıkıla neden fazla zaman geçirdiğimi, bana fazla mı iş verildiğini vs sordular. yok dedim kendi isteğimle oldu. 35 dk lık parayı maaşıma eklediler özür dileyerek. ofiste birşey demedim ama eve giderken bir garip oldum türkiyede yeni mezun mühendis olarak haftada 60 saat çalışıp 40 saatlik asgari ücret alıyordum ve bunu büyük nimetmiş gibi sadaka gibi veriyorlardı ah ulan.

  • bilenler bilir, ezelden beri adıyaman çevre illere göre her zaman gölgede kalmıştır. bütün etrafı büyükşehirlerle çevrili olmasına rağmen o kadar sahipsizdir ki bir tane stadyumu bile yapamamıştır yöneticiler. bu sadece basit bir örnek. adıyamanlı hemşehrilerim şehri tanımlarken “sahipsiz memleket” sıfatını kullanarak cümleye başlarlar.

    bugün 35 yıl sonra chp'ye geçmiş ve fabrika ayarlarına dönme yolunda ilk adımı atmıştır. çiçeği burnunda başkanım abdurrahman tutdere'nin ilk cümlesi “artık 'sahipsiz memleket' olmayacaksın adıyaman…”

    yolun bahtın açık olsun canım memleketim, şansın bol olsun başkanım.