hesabın var mı? giriş yap

  • son 7 haftada ibb ile maçı da olmadığına göre artık rahatlıkla şampiyon diyebiliriz onlar için.

  • rakip takım yöneticileri tarafından ısrarla yok sayılmaya çalışılan kulüptür. siz yok sayınca yok olmuyor işte.
    ''beşiktaş isterse arena'da oynar.'' fikret orman
    ''fenerbahçe isterse hamit'i alır'' ali yıldırım

    ''hamit'i alıyorum, stadı da vermiyorum amk.'' ünal aysal.

  • bardakların, şişelerin filan altı dümdüz olmaz, içine doğru hafif bir oyuk olur ya hani. neden? çünkü dümdüz olsa en ufak bir potluk, üretimdeki bir kusur vs bardağın masadaki sağlam duruşunu bozar. bundan kelli risk almamak için sadece incecik bir alan ile tutunur yüzeye. bence çok da süper bilgi işte.

  • bir yıla yakın zamandır kullandığım cihaz. gs1000.

    daha önce başka bir tane vardı, memnun kalmamıştım.

    alacaklara faydam olsun:

    - full hd dışında bir cihaz almanın anlamı yok.
    - çift yönlü (hem camdan dışarı hem arabanın içini çeken) cihazlar saçma, çünkü iki kayıt yapmıyor, hd ekranı yarıdan bölüp tek kayıt yapıyorlar. iki tarafın da ya yatay çözünürlüğü ya görüş açısı düşüyor tabii.
    - kameralar o kadar geniş açı ki, sonuç hafif balık gözü. ortaya yakın olaylar çok daha detaylı görülebiliyor, yanlar biraz bulanık. plaka okunurluğu görüş alanının ortasında en çok 3-5 araba boyu.
    - gps'lisini almıyoruz. oldu ki aldık, hız göstergesini kapatıyoruz. görüntüleri polis ya da sigorta şirketine iddianı kanıtlamak için vermeye kalkarsan kaçla gittiğini bilmelerini istemeyebilirsin.
    - en önemli özellik: bu aletler 2-5-10-15 dakikalık video klipler halinde kayıt yapıyor. bir klipten diğerine geçerken atlama olmaması en iyisi. 1-2 saniyeye kadar da eh işte. daha uzun süreler kötü. (gs1000 class 10 microsd ile atlamasız. öncekinden şikayetim 5-6 saniye atlamasıydı.) olayı araya denk getirirsen cihaz bir işe yaramaz.
    - g-sensor ve hareket algılama cihazın davranışını etkiliyor. hareketsizken kayıt duruyor. yeniden hareketin algılanması ve kaydın başlaması bir saniye kadar sürüyor. buradaki sıkıntı: dururken bir şey olursa kaydı yok. bellekte yer kalmadığında video klipleri eskiden başlayarak silen bir cihaz almak ve kayıt işlemini kontak açmadan kontak kapatmaya kadar kesintisiz ayarlamak en güzeli.
    - kontak olayına gelirsek: cihazla uğraşmamak için, kapalı unutmaya karşı kontak ile çalışmaya başlaması önemli. çoğu model gücünü çakmaktan alıyor. aracın elektrik sistemi garip bir şey değilse, kontak çevrildiğinde çakmağa elektrik verildiğinde kamera otomatik kayda başlıyor. kontak kapatıldığında da ayarlanabilir bir süre içinde kayıt durdurulup cihaz kapanıyor.
    - ses kaydı genelde boktan ama çoğu cihaz sinyal sesi duyulabilecek kadar kaydedebiliyor.
    - anladığım kadarıyla rusyada kasko için şart koşuyorlar, en büyük pazar orası. cihazların çoğu "by default" rusça kurulu geliyor. aldığın yerde çevirtmezsen rusça menüden deneye deneye ingilizceye çevirebiliyorsun. kalite cihazlarda türkçe desteği daha görmedim.
    - çin malından korkma. yalnız vantuz ve bağlantı aparatlarını kontrol etmek lazım alırken, parçalarda boşluk, sallantı ve arıza olmasın.

  • oyun komutu cok basit olan fulbolcu,

    if burak yilmaz yilmaz bos,
    pas burak yilmaz
    else
    pas yandaki adam

    ekleme: arkadaslar selcuk'ta oyun sirasinda gözlemlenen 3 saniye gecikmenin sebebi de bu program. su komutu calistirmasi 3 saniye aliyor. komut cökerse selcuk da cöküyor ve arkasini rakibe dönüp faul yapiyor. olay bundan ibaret.

  • henüz hangi uzvu ile attığı belli olmayan ama ilginç bir gol atan takımımızın oyuncusu.

    bir şey var ki; dembaba'ya çarpıp gol olan top, almeidaya çarpsaydı kontra ataktan golü yerdik.

  • eskiden narkoz yoktu da cerrahi müdahaleler nasıl yapılıyordu, millet acıdan bayılsın diye mi bekleniyordu derken osmanlı'da bunun için adamotunun kullanıldığını okumak.

    “luffahın (adamotu) dış etini koparıp özünü, dövüp tatlı badem yağıyla ovasın. bir gün bir gece dura. her kime cerrahi müdahale etmek istersen bu devadan aç iken bir dirhem veresin. biraz vakitten sonra göresin ki hasta yatmıştır, kendini bilmez. ondan sonra ne türlü tedavi edersen edesin. bu devadan büyük adama bir dirhem, küçüklere miktarınca veresin. ben ömrüm boyunca başka murkıdd (anestetik) kullanmadım.”

  • oldukten sonra ulkesi kaca bolunmus onun bir aciklanmasini isterim.

    adam tarih okumamis, okumadigi gibi sagdan soldan duydugu, kulaktan dolma bilgi ile gelmis "öldükten sonra ülkesi kaça bölündüğüne bir bakın. örnek verecekseniz böyle verin." diyor...

    gelelim kendisi ile ilgili gerceklere, bunlari okuduktan sonra siz karar verirsiniz kendisini erdogan ile benzetmeye (kisa kisa ornekler verecegim saat 2 olmus, isteyenle msn'den konusuruz):

    -halktan kopuk yasantisiyla ulkede -ozellikle son donemde- ne olup bittigini bilmeden kararlar almis ve bu kararlar da genel olarak bir cok kayip yasanmasina neden olmustur. ornekler:
    *romanya'nin gucunu disari gostermek icin uretilen tum tarim urunlerini ihrac etmesi. esimin, annesi babasi ile donusumlu olarak 3 gun kuyrukta bekleyip 1 (yaziyla bir) tane patates alabilmesi bu aklin, bu kararin urunudur.
    *yine romanya'nin gucunu gosterebilmek icin bugun dunyanin en buyuk binasi sayilan casa popurului'yi insa ettirmesi (arkadaslar bu binanin adi su anda halk sarayi olarak geciyor, halkin 90%'lik kismi binadan nefret eder cunku akrabalari, esleri, dostlari bu binanin insasi sirasinda can vermistir. ama saray onemli biliyorsunuz)

    -romanya nufusunun hizli sekilde artmasi icin dusuncesizce halki tesvik hatta tehdit etmesi
    *cocuk yapan ailelere hayvan (kucuk bas)besleme izni verilmesi, sehirlerde yasayan aileler icin gunluk sut karnelerinin dagitilmasi. (e iyi iste diyen hayvanla veren allah rizkini da verir diyen vizyonsuz arasinda bir fark yoktur)
    *kurtaji yasaklamasi (neticesinde binlerce olu hamile kadin yine binlerce yetim ortaya cikmistir)

    -karisi elena'nin kararlarini etkilemesine izin vermesi
    *bilmeyenler icin elena cavusesku gayet cahil bir kadindir. okuma yazmasi yoktur ama kimya profesoru unvani vardir cunku universiteden fahri diplomalarini almistir. hatta abd'de bir universiteden fahri diploma istenmis universiteden hayir cevabi geldiginde diplomatik bir kriz cikartmistir (diploma ile diplomatigi karistirmis gerizekali)
    *bu en sevdiklerimden biri: kendisi bukres metrosu insa halindeyken romana meydanindaki metro istasyonunu iptal ettirmis, gerekce olarak burada universite var, buraya metro yaparsak ogrenciler yurumez, sismanlarlar halkimiz sisko olur demis, allahtan isciler "bu manyak kariya uymayalim abi" diyerek metro istasyonunu yapmis ama saklamislardir. nitekim olumlerinden sonra metro istasyonu acilmistir. bu yuzdendir ki hala bu metro istasyonunun duvarlari ile raylarin arasinda ancak bir insan durabilmektedir. (yalanina sokuyumcalara gelsin)

    -cavusesku kendi gucunu kanitlamak icin komsu ulkelere aptal aptal cikislarda bulunmus, dis iliskileri (amiyane tabirle) denyo seviyesine indirmistir.
    *sscb kendilerinden petrol ihracatini arttirmasini isterken kendisi -sirf killigina- 6 olan rafineri sayisini once dorde sonra bire indirmis bunu da mermer uretimine geciyoruz bu yuzden isci lazim diyerek aciklamistir.
    *bunu arkadasimin babasi anlatti: bir gece ansizin 81 budapeste 82 prag 83 mardin diyerek fetesti'de bulunan kolluk kuvvetlerini macaristan sinirina yigmis ertesi gun "tatbikat yapmiyor muyduk yeaw" diyerek ortami toplamaya calismistir. varsova paktini krize surukleyen olayin ustu ortulmus "sosyalizmin yaramaz cocugu" lakabi aslinda bu olaydan sonra verilmistir (yinearkadasimin babasinin anlatisi ki kendisi o birligin subaylarindan biriymis). fetesti ile timisoara arasi yaklasik 12 saat arkadaslar. o gunun kosullari ile 20 saat diyelim. adam hakikaten ilgincmis.
    *daha prag bahari olayina girmiyorum. oraya gitmemesinin iyiligi kotulugu sabaha kadar tartisilir.

    -devrim basladiginda istifa etmek ya da en azindan secim tertip etmek yerine tum orduyu sokaga cikararak sivil halki acimasizca katletmesi
    *devrim timisoara'da basladiginda (iran'di saniyorum) yurtdisi gezisine karar vermesi ilginctir. ben bunu bi yerden hatirliyorum. gezi basladiginda yurtdisi gezisi tertip eden erdogan'i bir rumen arkadasima aktarmistim, aldigim cevap "aaaa bizim adam da gitmisti." dedi "sonra ne oldu?" dedim, "geldiginde oldurduk" dedi...
    *devrim basladiginda insanlari sadece ordu yoluyla degil ispiyonculukla katletmesi. devrime katilan komsusunu ispiyonlayanlar belirli haklar kazaniyorlardi.

    -kendisini elestiren gazeteci, sanatci, akademisyen vb cevreyi direkt hapse atmasi, dava sonuclanmadan hapis kararlari aldirmasi ve bu insanlarin agir iskenceler gormesi...
    *bir arkadasima abi beni su saraya gotursene diye ricada bulunmustum, aldigim cevap "abi ben oraya gitmeme, dedem orada oldu benim" olmustu. hapse dusen insanlar insaatta calistiriliyordu.
    *yine baska bir arkadasimin babasi engelli. cok zor yuruyor adamcagiz. ne oldu diye sordugumda yine aldigim cevap "hapiste iskence gordu" olmustu. adam unlu bir edebiyat profesoru fakat edebiyata dair bildigi (hatirladigi) hic bir sey yok. hapishane gunlerini ise kusursuz anlatabiliyor. evindeki kutuphaneyi gordum herhangi bir anadolu universitesinin kutuphanesinden halliceydi. dusunun evinizdeki kitaplardan birini bile okudugunuzu hatirlamiyorsunuz.

    -gereksiz bir guc gosterisi askina gelip halk olurken gereksiz paralar harcamasi...
    *adam yaptirdigi sarayin altina marina (yat limani) yaptirmis. tabi ki hayali tuna nehrinden yatiyla saraya ulasmak, lakin tipki saray gibi kanali gormeye de omru yetmemis. hukumet gecen sene karar aldi. 2018'e kadar kanali bitirecekler. son 12 km mi ne kalmis yanlis hatirlamiyorsam. iste bu yuzdendir ki ortasindan tuna gececek olan bukres ikiye bolunecek ve bir tarafi buk diger tarafi res olarak anilacaktir.
    *adam gayet titiz bir sekilde kendine ozel tren istasyonu yaptirmis. bu istasyondan kaldirdigi ozel trenlerde sex'li ickili toplantilar tanzim etmis. sozde is ve hukumet cevresiyle toplanti yapmak amaci ile (atiyorum genel mudurleri topluyor pitesti'de bir fabrikayi ziyarete gidiyorlarmis) yapilan bu yolculuklardan bir kacina katilmis bir adamla tanismistim. kendisinin soyledigini birebir aktariyorum: "o trende harcanan parayla bir koy degil bir sehir aylarca doyabilirdi" (tanistigim adam o gunlerin kaymagini yemis ama, asiri zengin)

    son olarak kendisi anli sanli bir devrimci olarak degil koltugu kaptirmamak icin insanlari oldurmus sonrasinda yalvarirken oldurulmustur.

    idam cezasina tamamen karsi olan sosyalist bir insan olarak ne yargilandiklari ortami, ne yargilanis bicimlerini ne de idamlarini (ki gozleri bile baglanmamis, yarim yamalak kapatilmistir) hic onaylamadim. (lan ben onaylasam ne olacaksa) keske su an bile hapiste olsalardi da kendileriyle konusabilsek ve "olm manyak miydin sen ne yaptin boyle?" diye sorabilseydik.

    duzeltme amaciyla sunu yazabilirim. kendisi oldukten sonra ulke zerre kadar bolunmemistir. bir insula serpilor adasi ile ilgili ukrayna ya da bulgaristanla bir sorun yasanmis. ama kardak adasi kadar olan bu ada su anda kimsenin sikinde bile degildir. deniz feneri var sanirim uzerinde (so what?). ha bi de macarlar transilvanya uzerinde hak iddia etmis -ki hala iddia ediyorlar- ama holosko arti bir miktar para karsiligi vazgecmislerdir. simdi ben oralarda kayak yapip sicak sarap iciyorum.
    biz gidersek ulke bolunecek sacmaligindan da vazgecin bi zahmet. 13 senedir ulkeyi boluyorsunuz amk...
    romanya devriminin dis destekli oldugunu kimse yadsimiyor ama allahindan kork ulan, berlin duvari yikilmis, demir perde ulkeleri ama oyle ama boyle liberalizme dogru giderken butun halki parayla mi sokaga doktuler amk.

    kendisi bizim uzuna benzememektedir, uzun bir cok yonden kendisine benzemektedir.

  • takım otobüsüne binerse +200 bin euro. yanına abdürrahim albayrak oturursa bi 200 dahaahahaha

  • annesi, magritte henüz 13 yaşındayken intihar eder. yüzünde bir örtü ile bulunur. magritte her ne kadar kendisi kabul etmese de, bu imgenin etkisinden kurtulamamış ve bunu resimlerine yansıtmıştır.
    the lovers
    the lovers ||

    15 yaşındayken ilerdeki eşi olacak georgette berger ile tanışır. daha sonra uzun yıllar görmese de, berger ilk gençlik yıllarının unutulmaz bir hayali olarak belleğine kazınır. bana çok masum, çok güzel bir aşk izlenimini veriyor.
    görsel

    sürrealizme geçmeden önce fütürist, kübik ve soyut eserler verir. fakat daha sonra amacının bu olmadığını anlar ve resimlerinde nesneler üzerinde yaptığı soyutlama ve sadeleştirmelerin yerini titiz bir detaycılık alır. nesneleri izleyenin alışık olmadığı konumlarda resmederek gerçek dünyaya meydan okumayı amaçlamaktadır. sanatındaki bu değişimi yansıtan ilk çalışmalardan biri nocturne isimli tablosudur.
    nocturne

    onu, the musings of the solitary walker (münzevi yolcunun düşünceleri), ve ilk gerçeküstü çalışması olarak kabul edilen the lost jockey (kayıp jokey) izlemiştir. bu resimler magritte'in yerleşmiş tarzının ilk örnekleridir ve resimlerinde sürekli olarak kullanacağı pek çok imgenin erken tasvirlerini içermektedir.
    the musings of the solitary walker
    the lost jockey

    en ünlü eseri the treachery of images'ta (imgelerin ihaneti) bir pipo imgesi vardır ve bu imgenin altında fransızca “ceci n'est pas une pipe” ("bu bir pipo değildir") yazan bir altyazı bulunmaktadır. magritte'in bu tabloda ele alıp incelemek ve seyirciyi üzerinde düşünmeye zorlamak istediği ana fikir bir pipo imgesi gösteren resmin, her ne kadar gerçekçi olarak çizilip renklendirilmiş olursa olsun, gerçekten bir pipo olmadığıdır. imge sadece bir gerçek temsilcisi olup bir gerçek değildir; yani gerçekten içi tütünle doldurup; yakılıp; tütün dumanı çekilebilecek bir pipo değildir.

    magritte bununla ilgili “şu pipo için bana ne çok soru soruldu. siz benim tablomdaki pipomu doldurabilir misiniz? yapamazsınız, değil mi? o sadece bir röprezantasyon (temsil). eğer tablomun altına “bu bir pipodur” diye yazsaydım, size yalan söylemiş olurdum.” der.
    the treachery of images

    çoğu resminde kullandığı ögeler benzerdir. fötr şapka, elma, pipo en çok kullandıklarındandır. eserleri genellikle gizem üzerine kuruludur. hep tam görünmeyen, merak edilen, eksik kalmış ögeler bulunur.
    the son of man
    the pandora's box
    the therapist

    magritte sürrealizm trendindeki en başarılı ressamlardandır. diğer sürrealist ressamlara kıyas magritte'in eserlerinde detay, çok fazla öge koyarak değil, tek bir ögeyi detaylı çizerek sağlanmıştır. bu konuda kendisi bir dahidir.
    man in a bowler hat
    the art of living
    the philosopher's lamp

    magritte'le ilgili uzun zamandır bir yazı yazmak istiyordum. en büyük hayallerimden biri belçika'da bu eserleri bir arada görebileceğim magritte müzesi'ni ziyaret etmek. var bir hayalimiz...
    görsel

    debedit: ilk defa bir yazım debeye girdi. böyle güzel bir konuda yazılan bir yazı olduğu için çok mutluyum. okuyan, zaman ayıran bütün sanatseverlere çok teşekkür ederim.

  • ülke, iran , pakistan, afganistan, suriye, afrika, filistin, lübnan, arabistan karışımı ülke olma yolunda hızla ilerliyor.

    adamın kendi ülkesine destek vermesi siyasal islamcıların zoruna gitmiş.