hesabın var mı? giriş yap

  • bir yumurtalık olsun, sebzelik olsun en beklenmedik yerlerde insanların karşısına çıkan anti-kahraman.

    yarısı günler önce muhtemelen salataya sıkılmışken acısını içine gömer, buzdolabının kapağını açtığınızda "pişşt.. beni ne yapıcan ulan? daha ne kadar beklicem burda!" der gibi ters ters bakar. yalnız çabuk kararır bu.

  • başlığı tam toparlayamasam da içerikte toparlıycam. burda kastettiğim genellikle devlet kurumları tarafından alınan haksız paralardır. bunlar kanunen legaldir ama vicdanen haksız alınan paralardır.

    - misal, motosikletlerden alınan köprü ve otoyol ücretleri. bunlar otomobillerle aynıdır ancak bir motosiklet bir otomobilin 4 te biri kadar yer kaplar. otoyola verdiği hasar da diğer motorlu araçlara göre çok daha azdır. buna rağmen devlet baba keser hesabı, ödetir paşa paşa otomobil geçiş parası kadar parayı.

    - yurt dışı çıkış harcı da buna örnektir. devletin, "sen yurt dışına çıkıyorsan sende para çoktur, az da bize ver hele" demesidir. hesapta legaldir ama haksızlıktır.

    - beynelmilel ehliyet mevzusu var örneğin. ingiltere'de 5.5 pound'a alınan belge, yurdumuzda turing kurumuna verilen yetki nedeniyle sadece o kurumdan verilebilmekte ve bunun için de 415 tl alınmaktadır.

    - pasaport bedeli de benzer şekildedir. avrupa birliği ülkelerinin, nerdeyse tüm dünyayı vizesiz gezmeye yarayan kıymetli pasaportları kuş kadar bedelle halka verilirken bizim her yere vize almamızı gerektiren pasaportumuz için 400-500 lira paralar alınmaktadır.

    bunları daha sayayım desem sayfalar dolar. hesapta hepsi legaldir bu masrafların ancak vicdanlara sığmayan, mantığı olmayan, ucubik paralardır bunlar. gün gelir de ödemeyiz inşallah bunları.

  • * cüzdanınızdan 30 milyon çıkartın, yakın.
    * üzerinize kalınca bir palto/mont giyip evinizin gardrobuna girin
    * gardrobun içinde ard arda sigara için, hatta mümkünse içeriyi ter kokutun
    * hareket etmeye çalışıp edemeyin, piyon gibi dikilmek zorunda olduğunuzun bilincine varın
    * sabah 4 olunca, gardroptan çıkın...

    işte size harika bir roxy gecesi...

    edit: bir daha gidersem ebemi siksinler diye de içinizden geçirmeyi unutmayın

  • bugün metrobüste gelirken kendisini düşündüğüm sözlük.

    bazen çok eski bir entry'm oylanmış oluyor, "o tarihte nerede ve kiminleydim" diye düşünmeye başlıyorum. o entry'yi yazarken neler düşündüğümü hatırlamaya çalışıyorum.

    sekiz buçuk yıldır buradayım.
    o zaman lisans öğrencisiydim. sözlük'ün yazar aldığını tam da bir sınava girmek üzereyken ablam mesajla haber vermişti, ben de "beni de kaydet, nikim şu olsun" diye cevap yazmıştım.
    şimdi, 4.5 yıllık bir avukat ve taze bir doktora öğrencisiyim.

    o zamanlar okuldan bir sevgilim vardı. sonra 3 tane daha oldu. bu dört sevgiliden başka, bir tane sevgili olduğu sanılan ama aslında olmayan adam, bir tane de tam sevgili olacakken son anda vazgeçen gerizekalı oldu. (düzensiz ilişkileri saymıyoruz.)
    şu anda ise, yine sözlük'te yazar olan ama buradan tanışmadığım bir sevgilim var. şubatta bir yıl olacak.

    o zamanlar balmumcu'da oturuyordum, sonra dört ev daha değiştirdim, şu an istanbul'daki 6. evimdeyim.
    şu andaki en yakın arkadaşlarımın, o zamanlar varlığından haberdar bile değildim.
    siyasi görüşüm de çok değişti. daha doğrusu, o zamanlar siyasi görüş sandığım şeyin aslında "elitizm" olduğunu sonradan fark ettim.

    o zamanlar "yirmi yaşında yaşlanmak" başlığında yazdığım şeylerin, aslında ne kadar arabesk olduğunu demek ki önceden fark etmişim ki entry'yi silmişim. fakat "dünyadan bihaber" de olduğunu 28 yaşında fark ettim.

    sözlük, artık gerçekten eskisi kadar keyifli bir yer değil. fakat benim kişisel tarihim.
    sırf geçmişine kıyamadığın için vazgeçemediğin bir sevgili gibi.

  • 14 yıldır çalışma hayatında olan bir erkek olarak söylemeliyim ki; ne yazık ki kadın haklı.

    herkesi zan altında bırakmak doğru değil elbette, ancak kesinlikle bu şekilde olan ciddi bir güruh var çalışma hayatında.