hesabın var mı? giriş yap

  • kasırgalara hep kadın ismi verilmesi olayı kısmen doğru sayılabilir ancak durum gerçekte tamamen öyle değil. açıklayayım:

    kasırgalar uzun süre, ta 1950'lere kadar isimlendirilmiyor aslında. abd'de kasırgaları birbirinden ayırmak için ortaya çıktığı yıllar ve düzenler kullanılıyor. haliyle bu sistem pek de mükemmel değil ve birçok karışıklığa yol açıyor. meteorologlar ve medya aynı anda birden fazla şiddetli hava olayını takip etmekte epey zorlanıyor.

    dünyanın farklı yerlerinde, örneğin avustralya'da meteorologlar fırtınalara sevgililerinin isimlerini veriyormuş ikinci dünya savaşı'ndan önce. yani kadın ismi verme aslında 1950'lerden önce de varmış ama en şiddetli ve adını dünyanın en çok duyduğu fırtınalar hep abd'ye ait olduğu için sanırım 1950'lerden öncesi pek ciddiye alınmıyor.

    zaten 1953'te abd'nin tamamen kadın isimleri kullanmaya başlamasıyla kasırgalara kadın ismi verme olayı tamamen yerleşmiş. abd yetkilileri, fırtınayla fonetik olarak daha iyi uyuşacağını düşündükleri kadın isimlerinin bir listesini yaparak onları kullanmaya başlamış.

    meteorologlar tayfunlara kadın ismi verilmesinin nedenini ''çünkü tahmin edilmeleri, keşfedilmeleri zor; ne zaman ve ne kadar zarar verecekleri belli değil'' şeklinde açıklıyorlar. *

    bu durum 25 yıl bu şekilde devam ediyor. feminist grupların artan itirazları sonucu 1978 yılında listeye erkek isimleri de ekleniyor; baş harfi q, u, x, y, ve z olanlar hariç. bir yıl içinde 21'den fazla sayıda kasırga olursa ekstraları isimlendirmek için yunan alfabesinden harfler kullanılıyor. yani bu kasırgaların isimleri kasırga yaklaşırken falan değil, çok önceden hazırlanmış listelerden sırası gelince verilen isimler. dünya meteoroloji örgütü bu listeleri altı yıllık yapıyor. yani altı yıl içinde gerçekleşecek kasırgaların ismi şimdiden belli.

    sonuç olarak kadın ismi verilmesi olayı büyük bir tesadüf. en şiddetli kasırgaların isimleri tesadüfen sırası gelen kadın isimlerine denk geldiği için insanların ortak hafızasında bu yanılgıya yol açmış zamanla. en şiddetli, en çok zarar veren (ya da efsane) kasırgaların isimleri ise tahmin edilebileceği gibi emekliye ayrılmış durumda. (2023'te, 2017'deki kasırgaların isimleri, büyük olanlarının ismi çıkarılarak yeniden kullanılabilir halde olacak yani) hangimiz 2005'te new orleans'ı darmadağın eden katrina kasırgasını unutabilir ki mesela?

    unutmadan, önümüzdeki kasırgaların isimlerine bu adresten bakabilirsiniz.

    işte böyle sevgili sözlükçüler. bilgiyle kalın, esenle kalın efenim.

    kaynaklar

    http://mentalfloss.com/…-hurricanes-get-their-names
    http://www.bbc.co.uk/newsround/41185315
    bünyamin sürmeli, mavi misket, doğan yayınları / 2016

    edit: bir iki anlatım bozukluğu düzeltildi.

  • şeyma subaşı gibi birinin kitap çıkarmasından daha kötü bir şey varsa bu kitaba para verip satın alacak insanların olmasıdır.
    edit: önyargılı olduğumu ifade eden bir çok mesaj aldım, tolstoy da zengindi zengin insan yazar olamaz diye bir kaide mi var diye soran yazarlarımız da oldu tüm bu mesajlardan sonra belirtmek istedim ki şeyma subaşı’nın kitabını satın almaktan daha kötüsü onu canhıraş savunmak.

  • 83. bolumde de yine gerildik, su ticari taksi cekiciye carpsin da biz de rahatlayalim onlar da rahatlasin.

    hayalet: radyo aciiim mi?
    akbaba: yok la oturuyoz iste
    hayalet: ben de kalkip oynayalim demedim

    su konusmada kendimi gordum, hayalet olarak.

  • şimdi burda osursam, kokusunun 3 farklı camiye ulaşabileceği kadar çok ve sık aralıklarla inşaa edilmiş camiler barındıran bir ülkede, sakildir, showdur.
    ibadet değildir.

    sıçmak için yol kenarlarını değil tuvaletleri kullanıyoruz değil mi?
    eğitim almak için okulları..
    ibadet için de aynısı geçerlidir adap bakımından.. bu kadar bolluk varken...

    edit: "orda düz ayak cami yok, kocatepe te yokuşun tepesi, yaşlılar nasıl çıksın" dendi mesajla.
    buyrun, düz ayak camiler.. hepsi 2 sokak, 3 sokak arayla
    https://www.google.com/…a3aae50d:0x1ce03f0f3e9d7dbb

    edit2: aynı yerde kendi inancım gereği "nüdist şamanist" ayin yapmam mümkün değilse, kimse ibadet özgürlüğünden filan bahsetmesin. ibadetten, inançtan, kutsaldan anladığınız tek şey sünni islam amk!

    öyle olunca onun adı "özgürlük" olmuyor

  • bill gates veya mark zuckerberg'e bak, bir de bizim zenginimize bak. pişmiş kelle gibi sırıtıyor bir de görgüsüz.

    edit: açıkçası videoyu twitter'da görmüştüm. sözlüğe girince başlığında yalnızca üç entry olduğunu gördüm ve sırf test için, yaratıcılık bakımından hiçbir değeri bulunmayan klasik debe entrysi girmek istedim. sonuç ortada. umarım sözlüğün halinin vahametini anlıyorsunuzdur.

    en azından bu durum hayırlı bir işe vesile olsun diyor ve sizi şu başlığa yönlendiriyorum: (bkz: hamza'nın protezi için 25bin tl gerekiyor)

  • amadan öncesi yalandır kusura bakmayın...

    sen anayasa mahkemesi'nin kararına rağmen soruları göstermeyeceksin, itiraz için de ebesinin nikahı kadar para isteyeceksin eleştirince de birkaç zırtapoz çıkıp "ya herkes itiraz ederse?" diyecek...

    liseliler bilmez, ösym denen bu gudubet kurum soruları gösterme kararı almadan önce soruları sınavdan sonra bir güzel veriyordu. sonra televizyonlarda sorular uzmanlar tarafından tek tek çözülüyordu. zaten orada anlaşılıyordu ak koyun kara koyun, koca uzmanların çözdüğü soruyu "yanlış bu hucam..." diyerek hakkında itiraz edecek mal varsa da koca ülkede bir belki ikiydi.

    kpss'de eğitim bilimleri alanında önceki yılların sorularını çözüyorum, tek sınavda beş altı tane yanlış soru çıkmış lan. bir değil iki değil anasını satayım. koca kurum soru hazırlayamıyor. böyle bir kurum soruları göstermeyecek sonra da itiraz için "ay ama arkadaşların seni görürse onlar da itiraz etmek isterler, o nedenle kazığı sokabildiğim kadar sokacağım..." şiarıyla yola çıkıp önüne engeller koyacak, sonra da biz her haltı düşünmeden eleştiren ekşiciler olacağız, öyle mi?

    ekleme: yok önceki entrylerine bakayım da yok bilmem ne... adamın dediği lafa bak "daha önceden böyle bir hizmet var mıydı?" diyor. yoktu la daha önce böyle bir hizmet. valla bak. ösym çıkıp "bir sene boyunca üstünde çalıştığımız ama doğru hazırlamayı bile beceremediğimiz sorulardan şu, şu, şu hatalı. eşeklik ettik, affedin bizi." diye herkesten önce davranıyordu. kendi kendine hiçbir başvuruya gerek kalmadan soruları iptal ediyordu. önceki senelerde çıkmış soruların bulunduğu kitaptçıklarda "ösym tarafından iptal edilmiştir." yazısını görürsen bil ki bu anlama geliyor...

    yemin ediyorum malsınız lan.

  • dayak yemek zorunda kalmış kuşaktır. o zamanlar küçüktüm. internet yeni yeni gelmiş, 56 kpbs ler 146 lar gırla gidiyordu. babam'ın bi ara ixir internet paketinden almıştı, nasıl sevinmiştim. ama her şeyin olduğu gibi o paketinde bir sonu vardı ve o son geldikten hemen sonra şeytani numara 146 beni içine içine çekmişti. ne olduysa ondan sonra oldu. sene kaçtı bilmiorum ama faturanın o zaman çok büyük bi meblağ olan 157 milyon tl geldiğini çok iyi hatırlıyorum. hatırlamadığım bir çok şey ise, babamın faturayı gördükten sonra bana attığı dayaktan sonraki 8-10 saat..