ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
o ses türkiye
-
gülermisin ağlarmısın. yarışmacı * opera mezunu ve zonguldakta aile lokantasında çorba yemek servisine yardım ediyormuş. başka bir ülkede olsak kültür bakanı böyle bi şeyi duyduğu an istifa eder. başka bir ülkede olsak dedim di mi.
şahan gökbakar'ın 1 mayıs yorumu
-
“sanki dün ss'in varsova gettosundan çıkışa izin vermeyeceği ve oraya gidip buna direnilirse olayların çıkacağı belli değildi. bile bile lades!!! amaç?”
-polizeiführer jurgen sahan, mayis 1943, ezelden beri ezenin yaninda
yaran tweet'ler
-
- melih gökçek'in hala "...bizden önceki dönemden kalan borçlar yüzünden" gibi cümleler kurabilmesi ilginç. senden önce orada hititler vardı.
kaynak kişi: http://twitter.com/ahmetkilci
sevmek
-
tam karşımda oturuyor şu an.
aramızda bir haftadır evin orta sahasını parselleyen bilmem kaç bin parçalık bir yapboz var. "la palette bistro" diye küçük bir lokanta manzaralı. bitiremedik. her gün usul usul ekledi parçaları, sabırla. küçük karton parçalarını sanki sever gibi birbirine ekledi. ama bitiremedik. yapbozun kalan son parçası eksik çıktı. üzüntüden öyle bıraktı olduğu yerde, toplamadı. "sevmek", salonun orta yerinde terk edilmiş boş bir "dükkan"ın arkasında duruyor şu an.
elinde bir kitap var, "marifetler". onu okuyor. kitap okumasına o kadar alışığım ki. insanlar sevdiğine çiçek alır, ben yeni kitap kokusu hediye ediyorum ona. öyle bir gülüyor seviniyor ki. şu an elindeki kitabı okurken mesela, hayata dair bütün soru işaretleri siliniyor aklımdan. ona bakıyorum: huzurlu. sadece, geçen trenlerin sesine dönüp bakıyor arada bir, çocuklar gibi.
"koltuğun altında yapbozun o son parçasını bulamayınca dönüp bana baktığın yüz ifadeni özlüyorum."
tam bu cümleyi yazmayı bitirirken kalktı geldi yanıma: "ne yapıyorsun?". iş maillerimi açıp, gereksiz bir şeyler gösterdim. yaptığım işin belki de en güzel yanı bu; meraklısı olmayanın ilgisini dağıtacak sayısız malzemem var. hafif geri çekildi, defansta derinliğin kaybolduğu bu andan faydalanıp "belim ağrıyor" bahanesiyle yönümü değiştirdim, rahat yazabilmek için. sırf sana çaktırmadan, gönül rahatlığı ile şu yazıyı bitirebilmek için:
aramızda sadece bitmemiş bir yapboz kadar mesafe varken bile yine anladım.
seni her an özlüyorum ve seviyorum.
euroleague'in nba'den daha heyecanlı hale gelmesi
-
kesinlikle katıldığım görüş. nba normal sezon maçları kim daha çok atacak, kim daha çok smaç vuracak şeklinde oynanıyor. takım oyunu, savunma falan zerre alakasi yok. aynı gün valencia cska ile denver lakers maçı vardı yanılmıyorsam, tamam oyuncular daha kaliteli ama takım oyunu, maç heyecanı, seyredebilirlik olarak euroleague maçı 10 basar.
karşı cinste dikkat edilen ilk şey
-
ben direkt göbeğe odaklanıyorum. çünkü boyum ancak oraya yetişiyor.
umut sarıkaya tipi mutsuzluk tanımları
-
mont giyerken kazağın kol kısmının omuza doğru sıyrılması. montun bilek kısmından el sokup, kazak kolunu yakalayıp çekmeye çalışmak
karın tadını çıkaransa her zamanki gibi miniklerdi
-
bir türk haberciliği klişesi. her kış kar yağdığında ''beyaz kabus ülkeyi esir aldı'' tandanslı bir giriş yapılıp yurdun dört bir yanından kaza yapmış araç manzaraları gösterilir, bunu takiben yolda kalmış sinirli vatandaşlar ekrana gelir, ardından ise okulların tatil olduğu yerleşimler liste olarak verilir. ve tabii ki bu haberin olmazsa olmazı ''karın tadını ise minikler çıkarttı'' ana temalı kar topu oynayan, kızakta kayan çocuklarla ilgili kapanıştır. her kar yağdığında sanki çocuklar kar topu oynamayı veya kızakla (çoğunluk için daha ziyade poşetle) kaymayı o yıl keşfetmiş gibi bu haberler yapılır.
babanın söylediği unutulmayan sözler
-
bugün problemlerimi çözme politikamı belirleyen bir sözü vardı;
-oğlum, bağırırsan duyarlar. konuşursan dinlerler.
10 temmuz 2023 türkiye'nin isveç'e onay vermesi
-
ata sporu olarak kur’an yakılan bir ülkenin, müslüman lider tarafından üyeliğine onay verilmesidir. işte bunlar hep gılışdar pkk.
bugüne kadar yenilmiş en boşu boşuna trafik cezası
-
izmir otobanında sakin sakin ilerlerken tuvaletim geldi, biraz petrol tesis ne varsa sağa sola bakarak yola devam ettim fakat uygun yer bulamadım. bir yerde dayanamadım aracı sağa çektim flaşörleri yaktım, sağ tarafta çalıların arasına girdim tam işemeye başladım arabanın arkasına bir tane corolla yanaştı. tüh ulan ayıp oldu diye utançla arabaya doğru yürüdüm.
corolla'dan bir tane adam indi beyefendi ehliyet ruhsat dedi, gezici radara işerken yakalanmışım. bir süre neden ceza yazacaklarını düşündüler en son kabahatler kanunu çevreyi pisletmekten ceza yedim. polisler de ilk kez böyle bir ceza yazıyormuş. biraz güldüler sonra saldılar, devletin elinde işerken görüntülerim var ilerde şantaj yapabilirler.
her yazar 1 çaylağa referans olabilsin
-
an itibariyle başlattığım süper kampanya. evet her yazarın 1 adet referans hakkı olsun. referans ile yazar olan yazara ise bu hak tanınmasın ki kimse de clone olayına giremez böylece. 2 senedir yazar olmayı bekleyen insanlar var, parayla yazar hesabı almak isteyenler bile var, ayıptır, yazıktır. şu anki çaylak onay sistemi sağlıklı ama çok yavaş işliyor. destek bekliyorum.
edit: yanlış anlaşılan bir şey var ki, referans olunan çaylak entry'lerine bakılmaksızın yazar olamayacak, sadece bir an önce değerlendirilmesi için referans olunacak. yani çaylak kullanıcının onay entry'leri sözlük formatına uygun değilse onaylanmayacak.