hesabın var mı? giriş yap

  • ben de şeker kullanmıyorum. keşke kilosu 300 lira olsa. çay içmem mesela o da 900 lira olsun. zaten benim dinime göre de bu ikisini kullanmak haram. içenlere yazıklar olsun..

  • aslında cevap haberin içinde saklı, 300-350 tl alıyoruz, biz de emek veriyoruz demiş.

    kimse gelmiyorsa verdiğin emek demek 300-350 tl etmiyor insanların gözünde. bunu anlamak bu kadar zor olmamalı.

    katar'da yaşıyorum, suv aracın iç dış yıkanması / temizliği için verdiğim ücretin tl karşılığı 306 tl. bu arada aracı 3 kişi falan yıkayıp kurulayıp 15-20 dk da teslim ediyorlar.

    dünyanın en pahalı ülkelerinden biri ile aynı fiyata osmaniye'de hizmet vermeye çalışırsan tabi ki insanlar alternatif çözümler üretir.

    edit: karşılaştırmayı katar ile yaptığım için bazı yazarlar arabayı kölelere yıkatıyorsunuz ondan ucuz şeklinde mesaj attı konuyu saptırdığımı düşünerek.

    öncelikle neden katar ile karşılaştırdım? çünkü burada yaşıyorum ve bu ülkenin fiyatlarını biliyorum.

    mevcut durumda;

    carrefour'dan bir kilo yağsız kıymayı 300 tl ye,
    nissan'dan xtrail 2.5 lt sıfır aracı 900 bin tl ye
    starbuckstan latteyi 110 tl ye
    carrefourdan muzu 45 tl ye, barbunu 270 tl ye,
    sony den 55 inch uhd tv yi 14 bin tl ye alabiliyorum.

    cep telefonu, play statiton'a vb girmiyorum.

    hala arabayı kölelerin yıkadığını o nedenle saptırdığımı düşünüyorsanız yukarıdaki alanında dünya devi firmalar da köle olmalı ki türkiye'den daha ucuza satış yapabiliyorlar.

    hatta ufak bir not daha ekleyeyim, türkiye'de üretilen vestel beyaz eşyayı katar'da türkiye'den daha ucuza alabiliyorsunuz.

    mevcut durumda carrefour'da vestel 7kg 1000 devir çamaşır makinası 8500 tl civarı, üşenmeden vestel'in sitesine baktım benzer özellikteki cihaz 15 bin tl.

    9 kiloluk olanı 11 bin tl civarı, vestelin sitesinde en ucuz 9 kg makine 18 bin tl.

    türkiye'den gelen levrek kilosu 250 tl civarı, migrosa baktım 290 tl.

    bak o balık 3000 km frigo konteynerla yol geldi haftalarca soğuk zincir için yakıt tüketerek, 2 gümrük geçti. arada bir kısmı yolda zayi oldu vb ama türkiye'de üretilen balık katar'da halen daha ucuz.

    tek tek link ile uğraşmayacağım, merak eden qatar carrefour'un veya qatar nissan'ın sayfalarından teyit edebilir yukarıdaki rakamları.

    bu yazdıklarımı katar güzellemesi olarak algılayan da olacaktır eminim, bakış açısı sonuçta...

    ama sizce de ortada garip bir durum yok mu gerçekten?

  • "fethullah gülen'e çete diyemezsiniz, seversiniz sevmezsiniz bu ülkenin yetiştirdiği bir değerdir. her şey devletin kontrolünde yapılıyor." diyen kisinin adalet bakani olmasi hadisesi

    bilmem ne bankasinin onunden gecmis olanlar,
    emir kulu askeri ogrenciler,
    2 maklube yemis olanlar icerde.

    al sana feto ile muthis mucadele

    edit: videosu

    bozdag'dan ozur diliyorum. konusmasini dun yanlis/eksik alintilamisim.

    konusmasi tam su:
    "f. gulen bu ulkenin yetistirdigi degerli bir kiymettir. seversiniz, sevmezsiniz ama degerli bir insandir. bilge bir insandir.
    bu ulkenin milli ve manevi degerlerine bagli nesillerin yetismesi icin hizmetini yapiyor.
    her seyi de acik.
    devletin denetimi ve gozetimi altinda acik"

  • birazdan kendine muhalif diyen "iyi olmuş" diyen tipler gelir. sorsanız tüm suçlular "yetmez ama evet"çiler, solcular, aktroller, kk, imamoğlu, canan, hatta bütün muhalefet ama akp ne zaman işinize gelen bir şey yapınca çomarlardan daha çok rte'ci oluyorsunuz. sürekli vatan millet edebiyatı yaparsınız ama ülkenin içinden geçilirken tek derdiniz yüzeysel şeyler olur. balyoz ve ergenekon için yıllardır neler dersiniz (ki haklı olarak hepimiz diyoruz) ama aynısını sizin gibi düşünmeyen birisine yapınca "iyi olmuş" dersiniz. hukuk, adalet, liyakat gibi kavramlar ağzınızdan düşmez ama "sadece benim gibi düşünenlere olsun" diye istersiniz. hatta "benim gibi düşünmeyen, benim inandıklarıma inanmayan herkes gebersin" diyen bir çomarlar var bir de siz ama sorunca sizden daha medenisi yoktur. "dinci ve tarikatçi" dediğiniz alparslan kuytul (sevmediğim bir tip) bile sizden daha omurgalıymış ya onu gördük.

    neyse, seçim yaklaşırken mansur başkan ile ilgili bir kaç ülkücü kaseti çıkarıp, abb ile alakalı 3-5 dava ile adamın başını yakınca "iyi olmuş" dersiniz. ümit hocanızla işi bitiip onu da bi kenara atınca o zaman "iyi olmuş" dersiniz. seneye rte seçimi kazanınca gene kendiniz hariç herkesi suçlu çıkarıp "iyi olmuş" diyebilirsiniz.

  • altunizade capitol d&r'da, kitap rafları arasında, 15-18 yaş arası olduğunu düşündüğüm bir hanım kızımız tarafından dile getirilen hayret ve sevinç cümlesi. muhtemelen son 2 yıldır ilk defa kitap okumasına neden olacak bu kutlu olayı giyim kuşam ve prozodi açısından kendisinden ve birbirlerinden ayırt etmenin mümkün olmadığı arkadaşları ile paylaşırken kulak misafiri olduğum kutlu haber.

    aslında bir nevi yardım çığlığı olarak da algılamak mümkün. şu birkaç kelimelik kısacık cümleden bile son 20 yıldır yaşadığımız yadsınamaz mallıklar ile ilgili fikir edinmek mümkün değil mi a dostlar?

    halid ziya uşaklıgil'i tanımıyor veya bu sıradan dizinin bir uyarlama olduğunu bilmiyor olması değil bence mesele. kanımca, çok daha ciddi bir mesele var bu cümlede!

    kitap kavramı, "çıkan", zamanı gelince yeşeren veya düzenli servis edilen bir obje olarak algılanmaya ne zamandan beri başladı?

    turfanda hıyar mı lan bu?

    tamam gazetelerdeki boy boy ilanlardan, marketlerdeki cikletlerin kenarına koyularak satılanına; her televizyonu açtığımızda son yazdığı kitabını kameralara tutarak röportaj veren yazarlardan, dergilerin yanında eşantiyon verilenine, "kitap" ön planda sanki endüstriyel bir ürünmüş gibi algılanmaya başlanmış olabilir. ama bu kadar da mı koptuk gerçeklikten artık?

    bir kitap, bir beste, bir heykel veya resim ne zamandan beri ısmarlama mobilya, kesilmiş çelik veya banttan üretilen buzdolabı muamelesi görmeye başladı arkadaş!

    hani bu ülkenin çocukları manevi değerlere bağlı ve muhafazakar kişiler olacaklardı. hani şanlı tarihimiz ve asil milletimizle gurur duyacaktık. gavur ve gomonist propagandalarından koruyacaktık yavrularımızı. bu yüzden asmadık mı lan sağdan soldan 50 kişiyi. bu yüzen işkence görmedi mi binlerce genç aydın.

    ne oldu gladio'nun pezemenkleri? daha bıkmadınız mı yalan söylemekten? "yanılmışız, her şeyi istediğimiz gibi uyguladık ama sonuç bklediğimiz gibi olmadı. özür dileriz" de demediğinize göre, o söylemlerinizin de hiçbiri sikinizde değilmiş demek ki!

    manevi değeriniz ana akım` :mainstreammedya, milli değerinizwall street` borsası olunca, yine de şükredin bizim gençliğe hıyar ağaları. delikanlılar birbirini dürtüp "kalem ve klavye icat olmuş olum biz de yazabilecekmişiz" diye geyik de çevirebilirlerdi. size kalsa bu ülkeye bilgisayar ekipmanı olarak sadece mouse sokardınız ya...

  • bu görüntüler olaydan öncedir sonradır bilemem. ama bu kadın nedense bana hiçbir zaman samimi gelmedi. he ahmet kural da en az onun kadar samimiyetsiz, o ayrı.
    bu sebeple ilişkilerinden haberdar olunca tencere kapak diye düşünmüştüm. sonra böyle bir olayla günlerce gündemi meşgul ettiler.
    şimdi sıla’nın darp raporu almak için kendi kendine zarar vermesi ile alakalı görüntüler görsem hiç şaşırmam. aynı şekilde ahmet kural’ın sıla’yı darp ettiği görüntüleri görsem “vay anasını, bak yapmış demek ki adam” da demem.
    kocaman bir ülkenin gündemini böyle insanların şekillendirdiğini görmek üzüyor sadece. ne diyeyim, yazık vallahi hepimize.