12321 entry daha
  • bazı uzun süreli ilişkileri, kıdem tazminati yüzünden işten ayrılmayan çalışanlara benzetirim.

    karşılarındaki kişileri pek sevmezler, her önüne gelene eşlerini şikayet ederler ama karşılarında eşlerini görünce pasif agrasif tavırlarla iletişime devam ederler. içten içe ayrılmayı düşünürler ama şikayet etme ile yıllarını geçirdikleri için bir türlü harekete geçemezler. birbirlerine bağırmaya başaladıkları günlerde ilişkileri kopma noktasına gelir ama bunun hemen arkasından birbirlerine cinsel yönden çekim duyarlar ve " çocuk yapma" fikri cazip gelir. bilinçaltına kazınmış " çocuk evliliğin sigortasıdır." fikri devrededir ama çiftler bunu fark etmez. çocuğun varlığı bir plasebo etkisi yarattığından çiftler belli bir süre mutlu olurlar ama sonuç değişmez. çiftler kendi mutsuz ilişkilerininden öğrendiklerini çocuklarına aktarırken bir yandan da pasif agrasif, kavgacı tavırlarla ilişkilerini yürütmeye devam ederler. şikayetleri, çocuğun varlığıyla temellendiğinden, çokça " sırf bu çocuk yüzünden sana katlanıyorum " sözleri duyulur. sigorta( çocuk) sikayet kılıfıyla iyi çalışır...

    yıllar geçer ama şikayerler, kavgalar hiç bitmez.. çocuğun büyümesiyle birlikte kıdem tazminatını alan eşler sigortalarını kaybetmiş olurlar. gerçekle yüzleşirler..

    " ondan gerçekten ayrılabilir miyim?"
    " bunca yıldır evliyiz, bunu gerçekten yapabilir miyim ?"

    sorgulamasından sonra..

    yaşım da geçti, ilişkimiz ağır aksak ilerliyor.. en iyisi devam edelim.. der, çoğu çift..

    etrafımızda toksik çiftler o kadar fazla ki.. bencilleri, korkaklıkları, pasif agrasif tavırları, iletişimsizleri, ayrılma korkuları.. bunların hepsini çocuklarına aktarırlar.. bir de " sırf bu çocuk yüzünden sana katlanıyorum." lafları yok mu.. iğrenç gerçekten.. kendilerine saygısı yok.. kendisine saygısı olmayan bir birey, çocuğuna saygı duymayı nasıl öğretebilir ki?

    ayrılmaktan korkmak yerine cesaretle " biz yapamıyoruz" diyebilmek ve saygı çervesinde kişinin hayatından çıkabilmek...

    sorunlarımı paylaşırsam bana ilgisini kaybeder yerine " sorunlarımı dile getirdim, bu benim sınırım, buna saygı duymalı ve anlayışla karşımalı. " diyebilmek, ortak bir noktayı konuşup bulabilmek.. çözüm bulunamıyorsa, ilişkinin toksikleştiğini anlayıp saygı çerçevesinde kişinin hayatından çıkabilmek..

    ...

    bunlar ne büyük meziyetler öyle değil mi?

    işte bunu yapabilenler yaşıyor ve yaşayan biriyler dünyaya getiriyorlar..
  • birine her şeyini verirsen hicbir seyi olursun
  • ne olduğu hiç önemli değil, düşündüğünüz şeyi o an karşınızdaki ile paylaşın, kafanızda kurmayın. yanlış bir şey mi yaptı, söyleyin. kırıldınız mı, söyleyin.

    söylemezseniz olacak olan şu: karşı taraf bir problem olduğunu bilmediği için aynı davranacak, siz de yavaş yavaş soğuyacaksınız. o bu süreçte sizin kendi kendinize tiplere girdiğinizi düşünecek, siz hâlâ fark etmediğini düşündüğünüz için daha çok kırılacaksınız. finalde konuşmaya karar verirseniz ikinizin de kafanızda farklı farklı şeyler yaşamış olduğunu göreceksiniz, ve genelde o noktadan dönüş olmaz. o yüzden değer veriyorsanız daha çok konuşun.

    cidden çok zor değil, sadece düşündüğünüz şeyi söyleyin bırakın telafi etmeye çalışsınlar. çalışmıyorlar mı, haklı bir sebeple hayatınızdan çıkartırsınız. öbür türlü iş çok çirkin yerlere gidebiliyor. bir bakıyorsunuz en yakınınız en büyük düşmanınız olmuş. siz siz olun, o kişi ile ilgili düşüncelerinizi herkesten önce o kişi ile paylaşın.
  • az tanıyınca seviyorsun çok tanıyınca sövüyorsun
  • birini sürekli yüzde 99 sevip saygı gösterirseniz gün olur kötü bir gün geçirirsiniz, canınız sıkkındır, keyfiniz yerinde değildir. yüzde 98'e düşer o gün karşınızdaki kişi derki aha bu beni sevmiyor aha bu bana saygı duymuyor der ve ilk fırsatta götünüze koyar. makbulü bu seviyeyi 50-60 bandında tutmaktır. ne siz üzülürsünüz ne de karşıdaki.
  • baskalarinin benimle ilgili zihinlerinde olusturduklari versiyonlarimdan ben sorumlu degilim.

    nasil bakmak istedigine bagli olarak yuzlerce versiyonum ile karsi karsiya olmalarindan da. kimisinin zihninde cok nazik ve sefkatli olan versiyonumla, kimisinde cok konusmayan hatta biraz soguk bir ben ile, kiminde ise zihninde hep hatirladigi ve hatirlarken gulumsedigi susmayan neseli baska bir ben. kimisinde de acimasiz bir ben ile kalmis olabilirim. kisaca herkeste ayni degil. yakinlar, arkadaslar, is ortami, yeni tanisilan insanlar, hepsinde farkliyim. dedim ya herkes kendi zihnine soz gecirsin, herkes elindekiyle yetinecek guzel kardesim…
  • sevgi,saygı,anlayış vs. artık ihtiyacınız her neyse ağzınızla talep etme ihtiyacı duyuyorsanız o ilişkide bir saniye bile durmayın.
  • çok kötüsünüz
  • bulunduğu kabın şeklini alan insanları hiçbir zaman tanıyamazsınız, kendilerine ait bir biçimleri yoktur çünkü.
hesabın var mı? giriş yap