hesabın var mı? giriş yap

  • sadece plot twist'in* olduğu yapıtlar için anlamlı olan şey. diğer türlü son derece anlamsız buluyorum bu spoiler'cılığı. mesela hepimiz önünde sonunda öleceğiz. tanrı bize spoiler mı vermiş? bilakis, bitiyor, ona göre takılın, demiş. ha ama nerede, nasıl öleceğimizi söyleseydi başka, ki söylenebilir bir şey değil sanırım bu (anlaşılır olması için bütün bir ömrü sayıp dökmesi lazım). çünkü bir şeyin olması değil, onun anlaşılması; neden, nasıl, nerede, ne zaman, kiminle, hangi koşullarda olduğu önemli: yani filmin bütünü. bundan sebep, sonunu bildiğimiz halde iyi filmleri izlemeye doyamıyoruz, tekrar tekrar izliyoruz.

    bazı büyük yönetmenler, daha filmlerinin adında filmin sonunu söylemekte bir beis görmemişlerdir. mesela, bresson'un baba filmi bir idam mahkûmu kaçtı. çünkü mesele mahkûmun kaçıp kaçmaması değildir (bu yüzden genel kanının aksine, diğer hapishane filmleriyle aynı kefeye konulması hatalıdır). sırf bu örnek bile spoiler'cılığı dümdüz eder ya neyse. zaten bresson* şimdiki sinema algısını görseydi ustaya yazacak epey malzeme çıkardı.

    bir filmin sonu değil, filmin kendisidir seyre değer olan. sonunu da filmin kendisi belirler. istediğin kadar sonunu bil, filmi izlemediysen şayet bildiğin şey sadece o dedi bu kodudur. iyi sinema, bu yüzden hayata en yakın sanattır. sözün özü: sinema uzun, spoiler kısa*.

  • ağır akışı yüzünden bir türlü seyredemediğim dizilerdendir muhteşem yüzyıl. ama öyle ya da böyle bilgileniyorsunuz medyadan, internetten. acaba ilerki bölümlerde şehzade mustafa'nın öldürülmesinden sonra halkın doğan erkek çocuklarına şehzadeye olan sevgilerini belirtmek için "mustafa" ismini vermelerini gösterecek mi ? öyle ki o dönem istanbul'a gelen yabancı bir gezgin istanbul'daki her 4 erkeğin 3'ünün isminin mustafa olduğunu yazmıştır. hatta bu gelenek o kadar uzun yıllar sürmüş ki, 1881 yılında selanik'te doğan bir erkek çocuğa da bu isim verilir.

    ve gün gelir bu çocuk kanuni'nin saltanatından mustafa'nın intikamını alır.

  • kesinlikle altına imzamı atacağım önerme.

    " cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir..."

    ha sen başka bir şey mi kastettiydin bacım?

    edit: başlık başa kalmış ya da ilk entry sahibini engellemişim. ikisi de ihtimal dahilinde.

  • türkiye gibi iş gücünün ucuz olduğu ülkelerde yapay zeka kimsenin mesleğini çalamaz, merak etmeyin siz böyle neredeyse bedavaya çalıştırılmaya devam ettiğiniz sürece hiç bir işveren sizin yerinize pahalı bir makineyi düşünmeyecektir. hadi yine iyisiniz!

  • granada valencia maçının başlamasına yaklaşık beş dakika varken;

    "arkadaşlar şuan granadadayım ispanyaya erasmusla geldim .maçı izlemek için sahayı görebilen yüksekçe bi apatmana çıktım sizlere elimden geldiğince dilim döndügünce maçı anlatmaya çalışacagım."

  • eğer rahat ve huzurlu bir yaşam istiyorsanız, "çok fazla parada gözüm yok" diyorsanız, ihtiraslarınızın değil keyfinizin kölesiyseniz; bölüm olarak tek tercihiniz resim öğretmenliği olsun.

    * işsizliğin kol gezdiği türkiye'de, en çok personel alımı yapan kurum millî eğitim bakanlığı'dır. resim öğretmeni, her okulun ihtiyacıdır. olmazsa olmaz.

    * mezun olduktan sonra ilköğretim okulunda çalışmaya başlarsanız; 90 gün kafa, 15 gün şubat, 23 nisan, 19 mayıs, 30 ağustos, 29 ekim, 9 gün ramazan, 9 gün kurban, 48 gün cumartesi, 48 gün pazar tatili yaparsınız. bir de rapor çakarsanız sizden güzeli olmaz. yanaklarınız al al olur; semiz, gürbüz bir insan olursunuz.

    * bir öğrencinin resim, heykel gibi sanat dallarına yeteneği yoksa, velisi bunu olgunlukla karşılar. matematik kötüye gidiyorsa; veli okulu istila eder, öğrencileri rehin alır, müdürü yakar, hademeyi keser.

    * müzik öğretmeni her pazartesi sabahı ve cuma akşamı okulda hazır bulunmak zorundadır. gecede 30 bin dolar para alan şarkıcı müsveddeleri "ay sabah sabah sesim hiç çıkmıyor" derken, müzik öğretmeni, her pazartesi sabahı "koooork maaaa" diye ses vermektedir. beden eğitimi öğretmeni okulun kadrolu bodyguard'ıdır. resim öğretmeni "yapma yavrum" dese yeterlidir. hatta onu bile demese olur.

    * ödev vermek, ödevleri okumak -daha doğrusu bakmak- kolaydır. resim ödevlerinin %96,78'i* yavrucağın annesi tarafından yapılmaktadır. tam not verirseniz; hem yavru, hem annesi hem de sülalenin geri kalanı memnun olur.

    * tahminimce öğrenciliği zordur, ama istikbâli parlaktır. millet hastanelerde, plazalarda, fabrikalarda tırmalayıp, 7 günlük iznin hayalini kurarken, siz izinleri kuru bamya gibi dizip balkona asarsınız.

  • iktidar sahiplerinin başörtülü bacılarla alakalı bir dertleri olmadığını görmemizi sağlayan şiddettir.

    tek dertleri kendi rahatları ve saltanatları.

    bugün başkan olsa yarın diyecek ki "peygamber olayım sorunlar çözülsün"

    debe editi: türk, kürt, sağ, sol, ateist, muhafazakar birleşin vatan elden gidiyor!

  • bana ne be bedir'den uhud'dan hendek'ten diye cevaplanabilecek demeçtir. yeter artık arap bataklığında canları, yiğitleri yitirmemiz.