• uzun zaman sonra bana gerçek bir sinema deneyimi yaşatmış olan film. daha da önemlisi, elvis presley hayranlarının yaklaşık 45 yıldır beklediği yüksek bütçeli, üzerine düşünülmüş ve emek sarfedilmiş gerçek bir elvis presley filmi. elvis hakkında bugüne değin çok güzel belgeseller yapıldı, ama doğru düzgün bir film çekilemedi ki buna maalesef john carpenter'ın filmi de dahil. zira elvis filmi çekmek gerçekten zor iş. sanılandan da zor. bunun muhtelif sebepleri üzerine daha önce yazmıştım. aklınıza gelebilecek her sanatçı için role girebilecek birini er ya da geç bulabilirsiniz. elvis'teki sahne ışığını beyazperdeye yansıtmanın bir yolu yok. taklit etmek bile güçken o stage presence'a ulaşmak dürüst olmak gerekirse mümkün değil. bizim istediğimiz şey taklit de olsa başarılı bir taklitti. bugüne değin hep korkunç defolarla dolu taklitler izledik. (burada elvis presley'nin anısını yaşatan tutkulu elvis presley impersonatorlardan bahsetmiyorum.) ve en azından nihayet güzel ve başarılı bir şekilde taklit edilebildi. bu bile elvis hayranlarını fersah fersah mutlu etmeye yetiyor. zira kimsenin kusursuz bir elvis imitasyonunu beklediği yok. çünkü buna imkan yok. austin beklediğimin ötesinde iyi iş çıkarmış. eksikler elbette var ama görmezden gelinebilecek düzeyde. tanıtım fotoğraflarında ve bazı videolarda yüzü çok çiğ duruyordu. ama bir şekilde kotarmış rolü. kurt russell'ın, jonathan rhys meyers'ın elvis'inden net olarak üç dört gömlek daha iyi. dikkat ettiyseniz film hakkında pek olumsuz eleştiri yazısı gelmedi. genelde olumlu geri dönüşler var. filmin büyük bir titizlikle ortaya konduğu su götürmez bir gerçek. bu filmi bugüne kadar çekilen elvis presley filmlerinden ayıran en temel özellik, filmin omurgasını oluşturan ikilinin yani tom hanks ve baz luhrmann'ın azılı birer elvis presley hayranı olması ve bu ikilinin işbu olanca titizlikle genel seyirciye hitap etmeyi bir kenara bırakıp tabiri caizse elvis geek'lerinin yıllardır maruz kaldığı yetersiz ve üstünkörü elvis filmlerini unutturacak gerçek bir iade-i itibar için kolları sıvamış olmaları. tom hanks'i bu filmde oynatan şey ya da yönetmene bu filmi çektiren şey kesinlikle para değil. gençlere hitap etme kaygısı da yok aslında filmin, ezcümle bu kesinlikle bir tanıtım filmi değil. dertleri para kazanmak olsaydı sadece sinemalarda vizyona girmezdi. diğer biyografik filmlerde olandan farklı şekilde tanıtımdan öte bir işti. ama ona rağmen yeni nesil için de öyle veya böyle güzel bir broşür olmuş. broşür diyorum çünkü elvis gibi bir adamın hayatını 160 dakikaya sığdırma şansınız yok. artık ömürlerinin son dönemecine girmiş olan ve hatta çoğu bu dünyadan göçmüş olan elvis presley çağı'nın birincil tanıklarına son bir ışıltılı hediye ve artık sayıları hayli azalmış hülyalarla dolu histerik de olsa aklı selim bir kitlenin haklı fantezilerini tüm dünyaya renk dolu paletlerle gösterme çabası olmuş bu film. iyi ki de olmuş. elvis presley'nin kendi görüntülerinin kullanıldığı sahnelerde hangimizin tüyleri diken diken olmadı? yaşı bizlerden büyük olanlar muhtemelen çok daha tuhaf hislerle izlemiştir bu filmi. filmin sonunda, credits akmadan evvel parker ve elvis'in akıbetinden bahsedilirken elvis presley'nin guinnes rekorlar kitabına giren meşhur unvanı olan ''tüm zamanların en çok satış yapmış sanatçısı'' olması akla şunu getiriyor; kısacık ömründe, kariyerinin 4'te 3'ü bu kadar kötü ve basiretsizce yönetilen bir adam bu dezavantajlara rağmen nasıl da böyle bir şey başarabilmiş değil mi? nasıl da ölümünden 45 sene sonra hala en tepede? amerikadan dışarı çıkmadan arkasında böyle devasa bir sosyo kültürel iklim ve imaj bırakan bu adam, kariyeri daha profesyonel yönetilse muhtemelen mars ve jüpiter'in de en çok satış yapan sanatçısı olurdu.

    notlar:
    - filmin 4 saatlik bir extented edition'u da mevcut, ilerleyen yıllarda yayınlanması planlanıyor. konser sahneleri belli ki çeşitlenecek. doyamamıştık zaten.
    - little richard aşırı başarılı olmuş. b. b. king de hayli benziyor. ama little richard bambaşka olmuş. harika bir adaptasyon.
    - elvis'in annesi daha ağırbaşlı bir kadın, bu tarz bir çatışmaya gerek yoktu. bununla birlikte daha kilolu biri seçilebilirdi.
    - elvis'in babası fiziksel olarak vernon'a hiç benzememiş. keza esasen o da elvis gibi saf ve iyi niyetli birisi, filmdeki portre gerçekten hayli uzak.
    - elvis'in siyahi müzikten etkilendiği bilinen bir şey. ama biraz tek taraflı bir anlatım olmuş o kısımlar. belki film süresiyle ilgili. zira elvis en az zencilerin müziğiyle ilgilendiği kadar sıkı bir country takipçisi. ilk resmi single'ı olan that's all right mama'nın arka yüzünde blue moon of kentucky'nin olması boşuna değildir.
    - pandemi en çok austin'e yaramış. dediğine göre ömründen 2 sene sadece bu rol için çalışmış. kendi deyimiyle okumadığı kitap, üzerine titremediği detay, izlemediği konser kaydı kalmasın diye belli ki çok uğraşmış.
    - 2022'nin en iyi soundtrack'i doğal olarak bu film oldu bile.
    - filmin oscar'da çok ciddi bir şansı var.
    - austin'in vegas makyajı iyi ama daha iyi olabilirdi. april 1972 makyajı harika. little less conversation makyajı ise neredeyse kusursuz.
    - elvis'in ed sullivan performanslarına yer verilmemesi hayli tuhaf.
    - kostümlere ve ambiyansa diyecek söz yok. ama aloha konseri daha detaylı işlenebilirdi.
    - elvis'e sahnede saldırılması hikayesi doğru, hatta ses kaydı bile var bu mevzunun. ancak filmdeki gibi bir kişi saldırmıyor. 4 kişi saldırıyor. birini elvis etkisiz hale getiriyor, diğerleri ile anımsadığım kadarıyla memphis mafia ilgileniyor. detaylı bilgi ve olayın bir hayran tarafından kaydedilen amatör ses kaydı için link.
    - colonel parker'ın şu tespiti, itiraf etmek gerekirse hayli doğru: ''elvis'e asıl zarar veren ben değilim, asıl kan emici sülükler etrafındaki bu memphis mafia'', bu vampirler için 2005 yılında ekşide yazılmış olan şu entry hayli doğru tespitler içerir: (bkz: #6820202) elbette colonel kadar olmasa da memphis mafia da gerçek akbabalardan oluşan problemli bir ekip.
    - colonel tom parker'a dair: (bkz: #139298898)
  • uzun süresine rağmen kendini izlettiren keyifli bir elvis presley filmi.

    açılın, şimdi biraz austin butler öveceğim. austin'i disney dizilerindeki figüranlıklarından ve the carrie diaries’den tanıyan biri olarak izlenilebilir oyunculuğa sahip yakışıklı bir surat olarak görüyordum ancak yanılmışım. zaten kendisi uzun bir süre oyunculuğundan çok vanessa hudgens ile olan ilişkisiyle gündemdeydi ama asıl gündemde olması gereken konu bu değilmiş. sadece belli ki daha önce oyunculuğunu gösterme fırsatı bulamamış.

    vanessa, bir röportajında austin’in once upon a time in hollywood’daki rolü için saçını koyu renge boyatmışken 2018 sonu beraber arabada müzik dinledikleri esnada elvis presley’nin noel şarkılarından birinin çaldığını ve austin’in de eşlik ettiğini görünce austin’e bir gün elvis’i canlandırması gerektiğini söylediğinden bahsediyor. ardından baz luhrmann’ın elvis için bir biyografik film yaptığına dair bir telefon aldıklarını belirtiyor.* sonrası malum.

    vanessa yine aynı röportajda austin’in kimseyle kıyaslanamayacak bir iş ahlakına sahip olduğunu söylüyor. 2018’de broadway’deki the iceman cometh oyununda beraber yer aldığı denzel washington da harry styles ve ansel elgort elvis rolü için seçmelere katılmışken hiçbir tanışıklığı olmamasına rağmen filmin yönetmeni baz luhrmann’ı arayıp çok sıkı çalışan bir aktör olduğunu belirterek bu rol için austin'i öneriyor.* austin’in bu filmdeki performansına bakılırsa ne kadar haklı oldukları apaçık ortada. iki sene boyunca ailesini ve arkadaşlarını görmeyip dur durak bilmeden çalışmış. sonucunu da almış. austin’e oscar vermeyeceklerse kapatıp gitsinler o akademiyi açıkçası.

    austin bu filmde döktürmüş. hatta bazı sahnelerde elvis'ten daha bile elvis olmuş.* 50'li yıllardaki şarkıların hepsini ses kalitesi yeterli olmadığı için austin kendi başına söylerken sonraki yılların şarkılarında austin'in sesi ile elvis'in sesi birleştirilmiş. austin role kendini o kadar vermiş ki film çekimleri biteli uzun zaman olmasına rağmen elvis gibi konuşmayı bırakamamış. verdiği röportajlarda konuşmalarındaki tonlamalarından ve aksanından bunu görebilmek mümkün.*

    belirttiğim gibi benim uzun zamandır takip edip beğendiğim bir isim olmasına rağmen ben kendinden böyle bir performans beklemiyordum. film şu an için rotten tomatoes ve metacritic'te bohemian rhapsody (film)'den daha yüksek değerlendirmelere sahip. izleyin.
  • (bkz: elvis presley)
    (bkz: ilginç)
  • filmin adı "elvis reincarnated" gibi bir şey olmalıydı. filmdeki en müthiş şey olan austin butler kesinlikle en iyi erkek oyuncu oscar'ını hak ediyor. elvis'i yeniden hayata döndürmüş sanki. filmin kendisi de oldukça iyi, ama öykünün menajeri etrafında gereğinden fazla dönmesi ve elvis'i sanki onun kuklası gibi gösteriyor olmasından pek hoşlanmadım açıkçası. kanımca bu pek doğru da değil. youtube'da yer alan o ünlü canlı tv performansını izleyerek bile onun zeki ve öz güven sahibi biri olduğunu anlayabilirsiniz.

    austin butler'ın ışığı o kadar olağanüstü ki bu filmde tom hanks'e ihtiyaç bile kalmamış. ben şahsen manejleri yerine pricilla ile olan ilişkilerine odaklanmalarını tercih ederdim. yine de çok beğendim. hele ki müzikseverseniz sakın kaçırmayın.
  • şöyle söyleyeyim: elvis bile austin butler kadar elvis olamaz. o derece iyiydi adam rolünde.

    --- sürprizbozan ---

    yalnız büyük üzüldüm adama, öyle böyle değil. içime oturdu o colonel denen şerefsizin yaptıkları. babası olacak ezik ile colonel şerefsizi adamın hayatını kaydırmışlar bildiğin. üzülmemek mümkün değil.

    --- sürprizbozan ---
  • filme girerken kalburüstü bir elvis canlandırması ama güzel bir film izleyeceğimi düşünüyordum fakat tam tersi çıktı. austin butler elvisi oynamamış bizzat elvis olmuş. gerçekten başarılı bir iş ortaya koymuş, böyle bir performans beklemiyordum fazlasıyla etkilendim. makyajın da hakkını yemeyelim elvisin hem gençliği hem de orta yaş ve son halleri çok iyi resmedilmiş.

    filme gelince aynı şeyi söyleyemeyeceğim. kötü bir film değil fakat daha iyi bir biyografi olabilirdi. filmin ilk 10 dakikasi çok abartı bir film geliyor dedim ama sonradan toparladı ve biraz rayina oturdu fakat 160 dakikalik bir film icin senaryo biraz sığ kalmış ve tüm hayatı yeterince işlenmemiş. filmin sonunda sadece sahne gösterilerinden ve konser organizasyon konuşmalarından başka bir şey izlemedik hissine kapıldım. özel hayatı, karakteri gibi konulara daha derin girilebilirmiş fakat daha çok vitrin bir senaryo tercih edilmiş.
  • filmi için;

    uzun süresine rağmen hiç sıkmadı. amerika birleşik devletleri'nin geçmişinden de ilginç parçalar paylaştı. konfederasyon çomarları sadece siyahi insanlara değil; kıçını sallayan beyazlara bile tahammül edemiyor.

    tek bir cümlede adının geçmesi bile hüzünlendirmeye yetti.

    (bkz: sharon tate)

    elvis'in yaşadığı dönemi izlerken; dünya ne harika bir dönemden geçmiş diyor insan:

    elvis presley, the beatles, jefferson airplane, johnny cash, jimi hendrix...

    elvis presley para kazanmak için müzik yapan değil; yapmayı sevdiği müziği para eden birisiydi.

    etrafına toplanan, sırtına binen asalaklar; önce sanatını sonra ömrünü tüketti.
  • --- spoiler ---

    austin butler muhteşem bir seçim olmuş ve rolün hakkını tamamen vermiş. bir elvis hayranı olarak hikayeye cok hakimdim özellikle annesine olan sevgisi çok güzel işlenmiş. frank sinatra ve ed sullivan show performansları da olsaydı çok sevinirdim ama zaten yeterince uzun olmuş. tabi su gibi aktı orası ayrı. baz luhrman bu tarz şaşalı, büyük işlerin altından çok başarılı bir şekilde kalkabiliyor. her şeyi beğendim kısacası film ile ilgili.
    ama austin butler kesinlikle en beğendiğim kısımdı sanki elvis dirilmiş o kadar iyiydi.
    --- spoiler ---
  • inanılmaz emek harcanmış bir film. filmin tamamının avustralya’da çekildiğini duyunca çok şaşırdım. dekor, makyaj ve kostümler için çok uğraşılmış. zira film 1940’lardan 70’lere dek uzanan bir dönemde geçiyor olsa da elvis’in yaşamını bize çok rafine bir şekilde anlatmış. ben çok sevdim ve dünya elvis’e böyle bir filmi borçluydu. filmde emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum.
  • anlatacak o kadar çok şeyi var ki filmin, kendinizi direkt olarak hikayenin içerisinde buluyorsunuz. tom hanks, karaktersiz menajer rolünü bence gayet iyi oynamış* ama özellikle austin butler 'a dev bir parantez açmak gerek. adam elvis'ten çok benziyor elvis'e, o kadar iyi oyunculuk, o kadar iyi karakter analizi yapmış ki ağzınız açık izliyorsun film boyunca.

    özellikle en bi heyecanla beklediğim vegas'da ki suspicious minds performansı fevkaladenin fevkinde.

    filmin zirve noktası zaten bu performans. hem albay'ın yaptığı sözleşme ile elvis'in bir nevi köleleştirilmesi, hem de austin butler'ın oyunculuğu sahneyi arşa çıkarmış.

    çok uzun uzun yazmak istemiyorum ama ben böyle şeyler görünce aşırı sinirleniyorum.

    elvis gibi insanları anlamakta hiç mümkün değil ne parasının değerini biliyor, ne de hayatının. ölmek için elinden geleni yapıyor. zaten sonunda da başarıyor.

    filme göre konuşuyorum gerçek hayatta farklı olabilir;

    annesi zaten alkolik, oğlan almanya'ya gidince iyice alkol batağına düşüyor, sanki bir senin evladın gitti askere. 15 sene önce askere gidenler direk 2. dünya savaşına gidiyordu senin eleman hiç değilse kurulu düzene gidiyor. *

    babası desen zaten pasif dallamanın biri, albay'ın kuklası olmuş. birde filmin sonunda battık ettik filan demez mi. ulan e.p. sana vermedi mi şirketi, ekonomik yetkileri adam olaydın da iyi yöneteydin. (gerçi albay'da sonlarda ufak bi yer yaptı herkes kendi yolunda elvis, çeşme akarken herkes kendi testisini doldurdu bi sen kaldın yalın ayak gibisinden ufak bi ayar vermişti.)

    tek eli yüzü düzgün adam elvis'in karısı olarak görünüyor filmde. gerçekte o da elvis'i önce dans hocası daha sonra karate hocası ile aldatıyor ordan sonra ayrılıyorlar... gerçi burada bütün faturayı kadına kesmek doğru olmaz. elvis, evliliklerinin başından beri priscilla'yı birileri ile aldatıyor ve sürekli uyuşturucu&alkol kullanımına devam ediyor. bu kadar çarpık hayatın içinde bu evlilik yürümezdi, yürümemişte.

    filmin başında elvis'in menajeri bu hikayenin kötü adamı ben değilim tandanslı bir şeyler söylüyor. "da" biraderim bu hikayenin kötü adamı olmak için daha ne yapman gerekiyor?

    son olarak ise filmde daha çok müzik dinlemek istedim ben,

    sürekli hound dog çaldılar filmde. tamam kardeşim güzel şarkı biliyoruz ama jailhouse rock bile yalandan bir sahnede çaldılar o kadar. in the ghetto'yu jeneriğe koymuşlar.

    birde o açılışta küçük elvis'in demir sacların arasından dans eden 2 elamanı izlediği yerde gitar çalıp şarkı söyleyen dayı neydi be öyle. wuf
hesabın var mı? giriş yap