• bütün latince kökenli dillerde iki l ile yazılıyor.

    türkçe'ye bir şekilde tek l ile geçmiş, ama bir kimse de demiyor ki aga bu nedir.

    galat-ı meşhur olan "entelektüel"dir. kelimenin doğrusu "entellektüeldir".

    özet: öyle bir galat-ı meşhur olmak ki yavuz hırsızın ev sahibini bastırması.
  • şimdi bu intellectual kelimesinin kökü olan intelligence'ın etimolojisine inersek, 12. yy. fransa'sından grip 14. yy. dingiltere'sinden çıkmak lazım. ama asıl konu orada değil burada. şimdi bakınız, bizim lisanda l harfinin art arda kullanımının fonetik yansıması fransızca ve ingilizce'de olduğundan çok daha kuvvetli hatta şiddetli bir telaffuza sebep olur. (örneğin; halletmek, yollamak, kıllı, illet ve tabii ki en meşhuru allah). bunun sebebi ise, arapçada yer alan ve bir harfin iki kere okunacağı/bir sesin iki kez verileceğini gösteren şedde özelliğinin dilimizde son derece hakim konumda olmasıdır.

    gelgelelim, intellectual'ın telaffuzunda, var olan iki adet l harfi bizde olduğu gibi öyle şeddeli, şiddetli, kuvvetli, vurgulu okunmaz. bırakın 2 l'yi 1.5 porsiyonluk l sesi bile çıkarmaz. o yüzden tdk bu kelimeyi türkçeleştirirken, sanki bir şeddeleme varmışçasına telaffuz edilmesin, aslına mümkün mertebe benzer bir telaffuz temin edilebilsin diye 2 l'yi 1'e indirmiştir diye düşünüyorum. yoksa o diğer l'yi araklayıp, eşe dosta veyahut gelebilecek başka hatırlı bir yabancı kelimeye kaynak yapma derdinde değildir adamlar.

    nasılsa kurumların ağzı var dili yok* deyu, onları eleştirmenin dayanılmaz hafifliğine kapılıp, bireysel doğrulama yapacağım derken bireysel doğramalar yapmamaya da özen göstermek lazım. amaç üzüm yemekse; kurumları da anlayıp haklarını teslim edelim, bireysel birikimlerimizi, kanaatlerimizi de süzgeç yapalım, kıvanç dolu yarınlara konsensüs içinde ulaşalım.*
  • "eğer entelektüelden kastınız, elleriyle değil de sadece kafasıyla çalışan kişiyse bankanın veznedarı entelektüel, michelangelo ise entelektüel değil. hele bugün, bilgisayar sayesinde herkes entelektüel. işte bu nedenle entelektüelliğin kişinin mesleğiyle veya sosyal statüsüyle bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum. bana göre entelektüel yaratıcı bir biçimde yeni bilgi üreten kişidir. yeni bir aşılama yöntemiyle elma ağacını daha verimli hale getirebileceğini anlayan köylü benim için bir entelektüeldir. öte yandan, ömrü boyunca heidegger hakkında aynı dersi anlatıp durması bir profesörü entelektüel yapmaya yetmez. eleştirel yaratıcılık –yani, yaptığını eleştirebilmek ve daha iyi yapmanın yollarını keşfetmek-- entelektüel işlevin tek işaretidir."

    umberto eco
  • galat-ı meşhur kontenjanından veya ingilizce yazımını esas, orjinal kabul ederek türkçeye aktarma tercihini göz önüne alarak ** yanlış kabul edilmemesi gereken bir yazım tercihidir.
  • tabii kelimelerin nasıl okunduğuna-yazıldığına tdk karar vermiyor.

    tdk devletin bir kurumu. dil devlet olgusunun önemli bir parçası, devlet de haliyle dili başıboş bırakmak istemiyor. ama dil devlete ait değil. bu durumda tdk'nın da dil üzerinde tavsiye vermenin ötesinde bir yetkisi yok. tavsiyelerin düzgünlüğü, yayınladığı kaynakların okuyan kesimi bütünleştirdiği nispette bir yetkisi-otoritesi oluşuyor tdk'nın ama daha ötesi kesinlikle değil.

    tdk her kurum gibi sorunları olabilen bir kurum, memuruyla-amiriyle. türkiye'nin zaten "zayıf" akademiyasından insanlar tdk'ya katkıda bulunuyor. yönetici kademe değiştikçe dil'e yaklaşımları değişebiliyor, ve birçok "kural"larını sil baştan yapabiliyor bu tdk.

    dil en demokratik kurum belki de. hepimizin ana dilimiz üzerinde bir şeyler söylemeye hakkımız var. ben dil konusundaki tercihlerimi nedenleriyle söylerim, beğenirsen alırsın beğenmezsen almazsın. daha önceki tercihlerimden düzgün olduğu ortaya çıkanlar varsa buna göre bana daha çok güvenirsin (ya da güvendiğin birinin yazım stilini taklit edersin, bu nursi olur, atsız olur, ataç olur), yok ben hep yalan yanlış yazıyorsam, kafadan atıp tutuyorsam (hıncal vs) beni kaale almazsın. vesaire.

    bu "entellektüel" meselesinde:
    1. kelimenin tek l ile yazılmasına "karar veren" tdk değildir. kelime ilk türkçe'ye girdiğinde demek ki tek l ile kullanılıyordu, tdk da bu kullanımı esas aldı. haliyle bu yazımı eleştirmek tdk'yı eleştirmek değildir. tdk'nın eleştirilecek tarafları vardır, başka konudur.
    2. benim iki l'li yazım konusunda ısrarım biraz da aynı konuda ters yönde olan -nedenini kestiremediğim- ısrardan. "entellektüel yazan cahildir" ya da "entellektüel şudur, ama entelektüel ondan farklı olarak şudur" gibi söylemler fazlasıyla kulağımı yordu geçmişte de, konuyla kenardan köşeden ilgili biri olarak üstüme alındım açıkçası. yoksa bence iki kelime de varyanttır, isteyen istediğini yazar. (bkz: motorsiklet) (bkz: yazımı sorunlu kelimeler)

    son olarak sözlükten bir arkadaşa bu konuda yazdığım mesajı ekliyorum:

    sorunun kökeninde l'nin akışkan bir ses olması yatıyor herhalde biraz da. fransızcasını internetten dinledim, iki l'ye yakın bir telaffuz duydum. şöyle bir şey de var, çift sesleri biz bu denli vurgulu söylüyoruz, ama batı dillerinde hiçbir çift ses, bilgim dahilinde, vurgulu söylenmez. tek sesin biraz daha uzun hali kullanılır. fransızca bilmiyorum. o yüzden ingilizce'den bahsedeyim.

    özellikle ingilizce için şöyle diyebilirim. çift ses kelimedeki vurguyu etkiler. yani "intelectual" olsaydı vurgu "te"de olabilecekken, "intellectual" olunca "te" tamamen vurgusuz olup, vurgu "le"ye kayıyor. yani ingilizce telaffuzun "entelektüel" yönünde olduğunu söyleyen kişi yanlıştır.

    ki, yabancı dillerdeki kelimelerin okunuşunu baz aldığımız iddiası safsatadır. kelime farklı yollardan girebilir türkçe'ye. her durumda farklı bir şey baz alınabilir, ve hiçbir zaman "tam okunuş" kıstas değildir. yoksa zaten fransızca aksanla "ağtalektuel" gibi bir şey dememiz gerekirdi. (bkz: star wars/@tsan chan)
  • ben bunun tek "l" ile yazıldığını çok acı bir tecrübeyle öğrendiydim. çok...

    sene 2006. bir tasarım dergisinin art direktörlüğünü yapıyorum ama henüz çaylak zamanlarım. son sayımızı bitirdik, baskıya hazırlıyoruz. makalelerden birinin başlığında da "entelektüel" kelimesi geçiyor. ama kısfmet bu ya o sayfaların tasarımını da stajyerime vermişim. neyse iş bitti convert edildi, matbaaya gidecek falan derken ben son bir kontrol yapayım dedim. ula bir de bakarım "hede hödö entelektüel bişe bişe" yazıyor başlıkta. başımdan aşağı kaynar sular döküldü. ayy dedim yanlış yazmış. oturdum bir de freehand'de convert edilmiş metni "entellektüel"e çevirdim. sonra da gönül rahatlığıyla baskıya gönderdim (ara: akıl fikir)

    neyse yeni sayı basıldı, koli koli geldi ajansa. biz de bakıyoruz çoh da iyi olmuş çoh da güzel olmuş diye. sonra arkadan bi yerden benim stajyerin çığlığı yükseldi. "hıaaaa kim değiştirdi bu yazıyı??!!" diye. baktım "entellektüel"i gösteriyor. ama benim kafa hala basmıyor. bir kümes dolusu tavuk zikmiş muzaffer horoz edasıyla göğsümü gere gere "ben düzelttim" dedim. nasıl da mutlu, nasıl da gururluyum ama...

    lan çocuk resmen üzerime atladı. "nasıl yaparsın? nasıl yaparsın hayıırr!! böhühü". "yahu" dedim "oğlum hatanı düzelttim işte daha ne istiyosun?"
    işte o an bana öyle bir baktı ki dostlar, bak aradan neredeyse 7 sene geçmiş hala unutmuyorum o bakışı. gel dedi sakince, açtı gugılı "entelektüel" yazdı...

    o gün bugündür "entellektüel" kelimesini her gördüğümde önce kendime, sonra da "intellectual" kelimesini türkçeleştiren dallamaya küfür etmeden geçmiyorum. siz de boş geçmeyin.
  • doğru yazılışı entelektüel olsa da ingilizce kökenli bir kelime olan "intellectual"dan geldiği için bu şekilde yazan insanları itin götüne sokmanın pek manası yoktur.

    ksanthos uyardi, fransizca'dan geliyormus. kelimenin fransizcasi: "intellectuel" yani ayni sey gecerli.
  • fransizcadan aldigimiz kelimelerden biri olmasindan yola cikarak cift l ile yazilmasinin daha dogru olacagi kelime.
  • türk dil kurumu'na göre, "entelektüel" kelimesinin nazım hikmet tarafından kullanılan şekli.

    “senin gibi entellektüeller dejenere ediyor bu milleti.” -nazım hikmet ran, kan konuşmaz, 72.

    edit: http://tdkterim.gov.tr/…kelime=entellekt�el&ayn=tam
  • "üniversitede, en çok sevdiğim hocanın odasındaydım.
    bana, 'ne olmak istiyorsun?' dedi.
    'entelektüel olmak istiyorum.' dedim.
    'senden entelektüel olmaz' dedi.
    şaşırmıştım, sonra kırılgan bir ses tonuyla;
    'dersinizi geçmeme rağmen sürekli dersinizdeyim. okulda en çok okuyan, araştıran ve tartışmalara giren, hep benim?' dedim.
    'senden entelektüel olmaz' dedi.
    çok kızmıştım!
    'doç. tezlerin konularını bile ben öneriyorum' dedim.
    prof. gülümseyerek geriye yaslandı.
    'senden çok iyi bir araştırmacı olur. ama entelektüel olmaz. nedenine gelince, sana entelektüel olamazsın dediğimde, bana bir entelektüel gibi 'niçin olmaz?' diye sormadın, aksine alındın ve hiddetlendin. yazarlık bilgi işidir. entelektüellik bilgi değil, davranış biçimidir. bir insanın entelektüel olması için en az 3 kuşak ailesinin okuması gerekir. okulun önüne bak.
    hepsi son model araç dolu ve hocalara ait. her sene model yenilerler. gerçekten böyle bir yenilenmeye ihtiyaçları var mı? niçin bu şekilde yaşıyorlar. çünkü o unvanlarla gördüğün hocalarının kariyerleri ne kadar yüksek olursa olsun, ruhları feodal bir köylü. güçlerini topluma kabul ettirmek için böyle hava atmak zorundalar. gerçek bir entelektüel asla bu güdüyle hareket etmez.
    entel feodal köylülere artık diploma ve unvan da yetmez. tıpkı paranın yetmediği gibi.'"*
hesabın var mı? giriş yap