hesabın var mı? giriş yap

  • - dur bakalım bir de şöyle bir atak deneyelim bakalım gol oluyor mu... şöyle vursam... aa evet oluyormuş.

  • hayatın pause tuşunun olduğunu kanıtlayan ressam.

    onun resimleriyle ilk karşılaşıldığında hissedilen bireysel zaman ve evrensel zaman eşitlenmesi ve tam da bu ikisinin eşzamanlı hale getirildiği anda ikisi arasında oluşan boşluk, aklınızdaki düşünceleri tuale yansıtmanızı sağlar ki bu da rothko'yu meditatif kılan şeydir kanımca. belirlenmiş renk yoğunlukları arasında bilinçaltınızdakileri ve bilinçdışınızdakileri bilinç düzeyine çıkarırsınız çünkü onun resimleri bu iki zaman arasındaki boşluğu öyle belirgin ve doldurulmaması imkansız kılar ki elinizde olmadan balıklar ağaçlara çıkarlar. sizi düşünmeye ve lirik farkındalığa iteler; sınırlarınızı sorgular. insanlığın hala düşünebiliyor ve hissedebiliyor olduğunu kanıtlamak ister yarattığı renkli boşluklarda, ki sadece bu bile rothko'yu sevmek için yeterli bir nedendir...

  • bu konuda namık kemal'in anlamlı bir sözü var:
    https://i.hizliresim.com/172n71.jpg

    24 saatte kaç şehit verdiğimizi açıklayamayan adamlar sınırlardan çıkan binlerce kaçak göçmenlerin sayısı tam olarak küsüratıyla söylüyorlar. adı üstünde bunlar düzensiz göçmen. sayısını nasıl tuttun. sanki sınır kapısından çıkıyor adamlar. tam bir distopya'da yaşıyoruz.

  • adamın birisi bir gün, trabzon'a gitmiş, bir meyhanede oranın yerlisi bir adamla kafa demlemeye başlamışlar.

    bir ara, karadenizli'nin belinde, kabzası havalı, elde oyulmuş bıçağını görmesin mi???

    -bıçağına bayıldım, demiş adama, masaya bir 50 lik banknot basarak, aldım gitti!

    -pen piçaumi vermem!!! demiş karadenizli....

    -al, sana 100 o zaman!! diye vurmuş 100 lük banknotu masaya!!

    -vermem! demiş kararlı bir şekilde karadenizli!

    -oooo amma uzattın ha, demiş bizimki. bak bu son teklifim! al sana 300 tl. daha da param kalmadı!!!

    -haçan sen anlamiymisun, vermeyeceğum dedum piçağumi!!!

    adam takmış bi kere bıçağa!! çıkarmış bileğindeki rolex saati...

    -bak arkadaş, bu var ya bu, hayatında göremeyeceğin kadar para eder. bak son teklifim, veriyon mu bıçağı?

    -haçan arkadaşum, ne istersen iste, piçagumi isteme penden!!!

    -sen ne kaçırdığının farkında değilsin galiba!! bak, bu saat var ya, som altındır, kadranı sedef, düğmesi de yakut.

    -haydaa, sen penu anlamaysun kaliba!!! vermeyceum daaaa!!! .. hele bak....diyelum ki aldum saatinu, verdum piçagimuuu ... yarin celdum kahveye, ha burda bir kahve içeceum...kalkti pirisu dedu baa "-ananu s..eyum.!!ha pen ne diyeceum ona, "altiyi çeyrek geçiii ???"

  • maori toplumunun geleneksel ritüeli. farklı amaçlarla farklı versiyonları kullanılır. bu türleri savaşlarda, düğünlerde, özel günlerde falan genellikle erkekler tarafından yapılır. acayip bir gaz verir insana.
    dans boyunca hareketler belirli bir çerçevede grup tarafından takip edilse de bireylerin kendi yorumları da çokça görülür. özellikle mimikler tamamen bireye bırakılmıştır ve dil çıkarmalı, bağırmalı yüz ifadeleri çokça görülür.
    toplumun küçük gruplar halinde savaştığı düşünülürse, bu dansın savaşlardan önce moral arttırmak ve düşmanın moralini kırmak adına çok etkili olduğu aşikar. hele ki o dansın sonunda bazılarının yaptığı baş parmakla boyun kesme hareketi oldukça tehditkar.
    dansın en önemli özelliği ise yerel halk ile avrupa'dan göçenleri birleştirmesi. herkes sahiplenmiş dansı ve herkes yapıyor. iki halkın birbirine başarılı bir şekilde adaptasyonuna güzel bir örnektir.

  • eğer doğruysa telefon numarası, nerede çalıştığı belli bir hayvan evladının marifetidir. kız yurtdışına çıkacağı için ertelemek zorunda kalmış keşke polise hemen haber verebilseydi. burdan yapabileceğimiz herhangi bir şey olup olmadığını merak ettiğim durumdur ayrıca. kızın sosyal medyada gezen mesajı ihbar kabul edilebiliyor mu gibi sorular doğurmuştur.

    evde yalnızken sipariş verildiğinde, hele bir de geç saate kalmışsanız karşıdaki adamın sizin hakkınızda kapılabileceği art niyetli düşünceler korkusunu hortlatmıştır ayrıca. aşağıdan kapı çaldığında asansörün gelmesine yakın kapının sürgüsünü açıyor, üç kat kilidi bire indiriyorum ki evde yalnız olup korktuğum anlaşılmasın. kapıyı açmadan da mutlaka yok seninki daha gelmez benimkidir falan diye sesleniyorum içeriye doğru. televizyonun sesini açıyorum vb. sırf bunun için iki menü ya da iki içecek söylediğim de oluyor. bunlar oluyor çünkü allah korusun başınıza bir iş gelse "gecenin o saatinde sipariş vererek herifi kapının önüne kadar getiren kız" olarak içten içe suçlanacağını da biliyorsun. hiç ama yemeksepeti, ama kurumsallık, adamlar çekinir falan diyemiyorum. bir şey olsa ailem şoku atlatınca bana o saatte sipariş vermenin risklerini anlatır, ya da konu komşu "gerçi gece gece ne gerek varmış" falan der biliyorum. böyle hizmetler kadın milleti için değil bizim memlekette galiba, biz çok yanlış geliyoruz.