hesabın var mı? giriş yap

  • ekleme: çok fazla mesaj geldi, benim gibi güzel beyaz peynir arayışında olan çok fazla insan olduğunu farkettim.

    öncelikle şunu belirteyim; türk gıda kodeksi peynir tebliğine göre ezine ya da kırklareli ya da trakya peyniri diye ayrı bir sınıflandırma yok aslında, hepsi beyaz peynir ya da olgunlaştırılmış peynir olarak geçiyor:
    https://www.resmigazete.gov.tr/…/02/20150208-16.htm
    işte kimisi çanakkale'de, kimisi trakya'da, kimisi de balıkesir'de ya da başka yerlerde üretiliyor ve o yörenin adını alıyor, halbuki hepsi de beyaz peynir olarak geçmekte, ben de kısaca bu leziz beyaz peynirlerimizden bahsetmiş oldum, kızdırdığım çanakkaleli arkadaşlar kusuruma bakmasın.

    edirne akgünler peynircilik (tam yağlı koyun peyniri buram buram lezzet kokar), kırklareli gürkaşlar peynircilik, süzülmüş kardeşler (paçal peyniri), kırklareli dokuzhöyük kooperatifi, gündüzler mandıracılık, kırklareli özyıkılmaz süt ürünleri (eski kaşarı en iyisi); bunlardan herhangi birini deneyin pişman olmazsınız, beyaz peyniri, eski kaşarı, koyun-keçi peynirleri farketmez, damağınıza uyanı bulun kafi. internette farklı mecralardan herbirinin satışları da mevcut, deneyin sonra da gelin bana teşekkür edin.

    marketten alınanlarda ise ünal'ı öneririm.

  • başlığı açan kişinin kesinlikle türk düşmanı olduğu net.

    tanım; jandarmanın haklı olduğu olaydır.

  • bende 85 yasinda olsam satmam evimi. 3 milyon euro'yu o yastan sonra öhöömm neyse. ama 30'lu yaslarimda boyle bir teklif gelse evimi satar sulalemi de yaninda promosyon olarak veririm. hic vatan millet duygusu kasamam bu konuda.

  • 44 senelik ömrümde tatil denen şeyi yazlık ve ufak pansiyon/motellerde kalıp gittiğimiz bölgeyi/çevresini çılgınlar gibi dolaşmak, denize girmek, dağ tepe bayır gezmek, mağara ve tarihi eser görmek olarak algıladım. bu şekilde yaşadım ve yaşattırttım tatilleri.

    sonra bu yaz bir gün, yine havlu asarken (yazlıktaydık ve ben bir mağara gezisi artı denize girme işinden dönmüştüm); havlu asmaktan nefret ettiğime karar verdim. o havluların sorumluluğunu çok uzun süre almıştım. havlulardan gına gelmişti.

    her şey dahil içine ne dahil umrumda bile olmayan, ancak plaja giderken havlu verildiği söylenen, deniz kenarında manasızca “şimdi gidip havluları asmak lazım” diye düşünmeyeceğim o tatili aldım sonunda.

    annemin bir gün yazlıkta elindeki tavayı fırlatıp “yeter ya yemek yapmak mı tatil?” dediği yaşlara geldim sanırım. zaten ülkede görmediğim mağara da kalmadı gibi….