ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
iktidarı yalamayan sanatçılar
-
en kralı için (bkz: atilla taş)
kaygısızlar
-
yazar kadrosu kusursuz olan diziydi. bir daha onun gibi komik bir dizi çekilemedi.yoldan geçen adamın mizahıydı. candı. ahanda örnek:
bir bölümünde memnun hamile kalmıştır. hamile memnun yolda yürümekteyken yol kenarında üç beş adamın bozuk bir arabayı ittirmekte olduğunu görürüz.
adam: birader sen de şuna bi el atıversene.
memnun: valla kusura bakmayın hamileyim ben.
adam: yuuh bi şey istedik herif 14 dalda oskara aday yalan uydurdu...
başka bi adam: ulan insanlık eskiden ölmüştü şimdi hamile kalmış...
edit: imla
marmaray'da iki dakika süren kesintiye sevinenler
-
açılıyor diye dünyayı ayağa kaldıran andavalların neden anlamadığını anlayamadığım durumdur. 1.3 km'lik tünel için dünyada ilk muamelesi yapıp somali'den başbakan getirteceksin, arızalanınca biz demiştik diyenlere andaval diyeceksin.
andavalın bayrak taşıyanı sensin be arkadaşım.
bir turistin türkiye'ye gelmesindeki sebep
-
valla türkiye'ye gelmeyen avrupalı turiste hayret ediyorum. herhalde daha önce sık geldiği için bıkıp da gelmiyor demektir .
1. ucuz
2. çok ucuz
3. hizmet sektörü gelişmiş ve turistik bölgelerde ingilizce bilen çalışan yaygın
4. vize derdi falan yok. kapıda kimliği göster gir.
5. tur operatörü sistemi oturmuş. otel uçak her şeyi düşünmeden hallet geç
6. güzel yemekler
7. şahane doğa. dağcılık için ortam müsait, kapadokya'sı pamukkalesi atraksiyonu bol. paran fransız rivierasına yetmiyor mu gel buyur göcek datça hattına. cangıl mı göreceksin buyur geç karadeniz sınırına.
8. göbeklitepe, hititler, iyonlar, antik yunan, roma, bizans, selçuklu ve osmanlı'yı içeren etkileyici bir tarih. ya antik şehirde 3000 yıllık mermere oturup denizi izleme lüksü nerede var?
9. dini seyahat için de biçilmiş kaftan. ayasofya'dan, meryem ana'ya oradan kapadokya'daki ilk kiliselere. la ilk tapınak urfa'da zaten
10.ya adamların keyfini kaçırmasınlar diye yerli halkı eve kapatıyorlar. böyle bir lüks var mı?
toblerone çikolatasının tutmama sebebi
-
ingilizler için tutmaması söz konusu değildir. bilakis ingilizler için toblerone öyle bir şeydir ki, yıllar önce trump başkan seçildiğinde dünyanın her yerinde twitter tt listesinde donald trump 1 numara iken, yalnızca ingilterede 2. sıradaydı.
çünkü aynı gün ingiltere halkı toblerone dilimlerinin küçültülmesine tepki gösteriyordu ve toblerone 1. sıradaydı.
vallahi de korkmuyoruz sizden billahi de
-
hayatım boyunca haksızlığa karşı böyle isyan edip konuşan bir kaç kişi gördüm
londra'ya yürüyen iskoçların feryadı. ingiltere madenlerinde ölümüne çalıştırılan işçilerin öykünüşü desem... "oo nasıl böyle bir şey olabilir, nerede insan hakları, silerler böyle işi" gibi bir çok tepki oluşturdu.
bu adamlar soma'lı madenciler. sen, ben yani. yeter artık, birileri tepki koymalı. ister sosyal medya, ister sınıf, ister kahve ve yahut ev. ünlemlerle konuşma zamanı geldi.
devleti yönetenler zenginleşmek için çırpınırken halk eziliyor. ölüyoruz merkez. kimsenin haberi yok...
soyut dışavurumculuk
-
"böylece sanatların en özgürü* saygın kabul edilenler listesine yerleştirilince özgürlüğünü yitirdi. gittikçe daha çok sayıda ressam, gittikçe daha büyük, gittikçe daha anlamsız resimler yapmaya başladı. işte soyut dışavurumculuğu* kitsch sınırına getiren şey, moma* tarafından, moma'nın da bir parçası olduğu daha geniş kapsamlı bir toplumsal sözleşme tarafından reçetesi belirlenen biçeme bütün ressamların uymaya çalışmasıydı." frances stonor saunders - who paid the piper cia and the cultural cold war
[soyut dışavurumcuların "bir rastlantı sonucu soğuk savaş sırasında resim yaptıkları, soğuk savaş için yapmadıkları" iddiasını sürdürmek çok güç. kendilerinin söyledikleri sözler, bazı durumlardaysa siyasal bağışıklıklar, onların hiçbir ideolojiye bağlı olmadıkları iddialarını zayıflatıyor. ama soyut dışavurumcuların çalışmalarının, içinde yer aldıkları siyasal tarihe indirgenemeyeceği de doğru. caz gibi, soyut dışavurumculuk da, alet edildiği siyasal amaçtan bağımsız olarak var olan, hatta, evet, bu amaca yenilmemiş yaratıcı bir olguydu -ve şimdi de öyledir.] agy
(bkz: the cultural cold war/@ibisile)
sınava hayvan gibi çalıştım
-
+baba ygs birincisi olmuşum.
- bunun sohbeti de hiç çekilmiyor yavv..
ilk uçak yolculuğu
-
2 sene önce istanbul-stockholm arasıydı benimki. uçuş boyunca en korktuğum an tuvalette işimi hallettikten sonra sifona benzeyen bir şeye basmam sonrası kopan gürültüydü. o kadar derinden, o kadar dehşet vericiydi ki "uçağı düşür düğmesine mi bastım lan!!!?" diye sırtımdan kıçımın arasına doğru anında bir ter süzülmüştü. gürültünün sürdüğü o 5,6 saniye içerisinde national geographic'deki "uçak kazası raporu" programının bizim uçağın düşüşünü konu alan bölümünü bile kafamda canlandırmıştım. hem bok yoluna gidecek, hem de uçağı benim düşürdüğüm ortaya çıkınca "dünyanın en gerzek uçak yolcusu" olarak anılacaktım. sesler kesildiğinde yanlış bir şey yapmadığımı anlayıp, 40 yıllık uçak yolcusu gibi gözüm kapalı sifona basabildiğim için övündüm kendimle. tuvaletten çıkıp koltuğuma doğru yürürken de herkesin suratına "işte bu iş böyle yapılır. tuvaleti yaptıysan sifonu çekecen abi." gibisinden bakarak gururlu bir tavır takındım.
misafirin sinir bozan davranışları
-
davet etmediğin birini de yanında getirmesi.
türkiye'den çıkacak nba takımlarına isim önerileri
-
(bkz: dovlet bohmirs)
komik değil bence.
edit: ırkçısın, faşistsin diye mesajlar atanlar olm... şaka lan şaka mesaj falan yok. böyle diyenler mesaj falan almıyo aslında yalancı ibneler.
yaran fıkralar
-
baba köpekbalığı ile yavru köpekbalığı denizde av arıyorlarmış. bu arada baba köpekbalığı yavrusuna, eğer bir insanla karşılaşırsa onu nasıl yemesi gerektiğini anlatmaya başlamış:
"bak oğlum eğer bir insanla karşılaşırsan onu hemen yemeyeceksin. önce şöyle bir etrafında döneceksin, geri çekileceksin. sonra yine yaklaşıp biraz dürteceksin, geri çekileceksin. ondan sonra yiyeceksin." demiş.
yavru köpekbalığı da sabırsız bir şekilde:
"ya olmaz baba." demiş. "ben öyle beklemem, direk yerim." demiş.
babası da bunun üzerine söyleyecek laf bulamamış ve "aferin oğlum ye, boklu boklu ye!" demiş.