• çoğu içten içe zevk alıyo bakmayın salağa yattıklarına.
  • evli erkeklerle ilişkilerde bulunan kadınlar genellikle karmaşık duygular, arzular ve kişisel gerekçelerle dolu bir labirentte dolaşırlar. kimisi tutkunun peşindedirler, kendi yaşamlarının monotonluğundan kaçış ararlar veya eksik olduğunu hissettikleri duygusal bağlantıyı ararlar. bu ilişkileri çeşitli gerekçelerle meşrulaştırabilirler.

    ben işin erkek bireyi olarak bu arayışı makul karşılıyorum, ne var ki kendini kandırmayı anlamsız buluyorum. yapılan yanlış, yapacaksan yap ama bahane üretme. yanlışını bil.

    tanım: etik illüzyonundan azade kadınlardır. cesur olduklarını beyan etmek gerekir.
  • bulunduklari zamanin tadini cikartmak isteyen kadinlardir. bekar erkeklerde aradigini bulamamis, evli erkekten zarar gelmez dusuncesi ile hareket ederler. ha haklilarmidir? bir nevii oyle tabi. evli yada bekar olmasi onemli degil, onemli olan istedigini almasini bilmektedir.
  • arkadaşlar, evlenirken iki kişi söz verip, imza atıyorsunuz. üçüncü kişilere siz evlisiniz diye sorumluluk yükleyemezsiniz. ohhh evliliğin bütün kaymağini yiyim, toplumda havamı atıyım, sorumluluğuna gelince herkes benim için çalışsın. üçüncü kişiler asla muhatabıniz olamaz, sizin tek muhattabiniz eşiniz çünkü size söz veren o. bu orucuz biraz saygılı olan diyenlere benziyor. bana ne arkadaşım sen tut, sen evlen, bana neden sorumluluk yüklüyorsun. o zaman ne anlami var, ben senden başkasını görmüyorum, 4 milyar insandan seni seçtim demiyor musunuz? biraz sorumluluk alın. duruşunuz bu olsun, diğer türlü, iş tehlikeli bir yere gider. bu sefer millet benim kocamın yanında kapalı gez der. fırsat vermeyin, herkes yerini bilsin.
  • “benim için karısını boşayacak” diye bakıyor birçoğu. genellikle kendisi için başka bir kadının değersizleştirilmesi onları cezbeder.

    öz değer eksikliğinden başka bir şey değil.

    adamlara zaten diyecek bir şey yok. hepsi birbirinden karaktersiz.
  • evli erkek, özellikle ülkemizde sümüklü mendil gibi bir şeydir, dolayısıyla bu kadınlar başkasının sümüklü mendilini kullanan kadınlardır. evlendiği halde karısını aldatan erkekler ise sümük bile değildir.
  • evli kadınlar tarafından aşağılanan kadın.

    modern evli kadınlar, kısıtlı dozda cinsellik sunarak kocalarını kontrol etmeye çalışıyor. ve kocalarına alternatif yarattığı için “bu tür” kadınları kategorik olarak sevmezler.

    hata şurada: değersiz ya da muhtaç bir erkeği sekssizlikle kontrol edersin ama değerli bir erkek illaki “öpecek” birini bulur, evde bulamazsa biraz bekler, bir yerden sonra dışarı açılır. bu evliliğin temel şartlarından birini ihlaldir ancak bundan önce kadın evliliğin bir diğer temel şartı olan “kadının sağlık sorunları haricinde erkeğe sınırsız cinsellik sunma zorunluluğu” ilkesini ihlal ederek bu süreci tetiklemiştir. o bakımdan erkeğin suçlanması yasal olarak doğru ama etik olarak doğru değildir. yani, kısıtlı cinsellik stratejisiyle yürüyen (%95'i falan) evli kadınların stratejilerini altüst ederler.

    sonuç olarak, salt bir tehdit olarak dahi evli erkeklerle ilişkiye giren kadınlar, asıl amaçları bu olmasa da evliliklerin yozlaşmasını önleme konusunda hayati bir rol oynarlar.

    ayrıca, daha önce de yazdık (bkz: #163502840), bu kadınların kendilerine saygıları azdır.
  • evli kadın birisiyle ilişki yaşarsa bizim burada kırık tuttu derler.
  • evli erkeğin isteği zamanda görüşmeyi, telefonda konuşmak istese bile bunu onun uygun olduğu zamanda yapabileceğini, tatil, dışarıda el dolaşma gibi aktivitelerin ancak gizli saklı süreceğini ve olası zamanın çoğunun seks yaparak geçeceğini biliyor ve onaylıyorsa ilişkiye girsinler dediğim kadınlardır. daha fazlasını bekleyen muhtemelen aptaldır. aynı durum evli kadınlarla ilişkiye giren erkekler için de geçerli.
  • evli bir erkeğin hayatında erkeğin belirlediği süre içerisinde çoğunlukla cinsel bazen de duygusal yaklaşımıyla erkeğin eksikliğini duyduğu ihtiyaçları gideren ve çoğunlukla o erkeğe aşık olan ama yerini bilen kadındır.

    görmemektir, duymamaktır bazen susmaktır. en içten ama yaralayıcı gizli bir sevgi sandalında yalnız kalmaktır. istediğinde arayamamaktır. hiçbir özel günü o günde kutlayamamaktır. her an gelebilecek beş harfli koca bir cümlenin – bitti – korkusuyla yaşamaktır. bir yandan uyuşturucu gibi olmaktır. uyuşmaktır. baştan kabul etmek, kabul ettiklerinle yüzleşmek, bazen kendinden tiksinmek ve sevmediğin başka bir insan olmaktır.

    içten içten birinciyle kendini kıyaslamak; ama üstün gelsen de bunun boş bir çaba olduğunu görmektir. karşılıksız sevmektir. temiz ama bir o kadar da kirli bir sevmek. hayattan çalınan bir gün bile değil bir kaç saattir. kabul görmeyiş, saygı duyulmayıştır. bazen yok sayılmaktır. hor görülmektir. bir başkaldırıdır, inadına yaşamaktır mutluluğu. o mutluluk ki duygu asena'nın dediği gibi ağzında yuvarlanan bir yudum konyak gibi ağır ağır, yoğun yoğun bir mutluluk.

    herkes hep birinci kadını dinler; ona hak verir. bu bumerangın mağdur kişisi birinci kadın-herkesçe kabul görmüş, saygın, temiz; suçlusu erkek, günah keçisi ise ikinci kadındır – kirli olan. olay dizgisinde birinci kadın tarafından dışarıya itilen erkek, ikinci kadının kollarında bulduğu “anlık ” huzurun bir anda etkisine kapılır. zaman sonra bu anlık huzur, yerini pişmanlığa bırakır ve eve dönüş yolu başlar. oyunun kaybedeni ikinci olandır. bu hikayelerin en suçlu ve en mağdur kahramanı…

    şimdi bunu okuyan evli hanımlar acaba bilmediğim ikinci bir kadın var mıdır diye daha çok kocalarına baskı uygulayacak o telefonlar daha çok karıştırılacak. içiniz ferah olsun gün sonunda sizin koynunuza girecekler.
hesabın var mı? giriş yap