• kıyaslama;

    denize doğru > uzi'nin şimdiye dek yaptığı ve ölene kadar yapabileceği tüm şarkılar.

    ben bu adamı 25 sene önce de, iki ay önce de sahnede dinledim ve şunu söyleyebilirim ki enerjisinden gr eksilme yok adamın. dans eder, enstrüman çalar, dili vardır, yurt dışı görüsü muazzamdır ama her şeyden çok müzisyen kere müzisyendir. düşününce adamın 35 senelik sanat hayatında tek falsosu da yok.

    kendisi "kanka olunmak istenen ünlüler" listemin tepelerinde yer alan ender müzisyenlerdendir, hatta şimdi düşündüm de george michael ve david bowie ölünce en tepeye yerleşti sanırım.

    ömrü uzun olsun. herkesin de dediği üzere, yaptıkları nesiller sonra da elbet dinlenecektir.
  • ben ki yumurta kırarken moonwalk yapan adamım, dünyada her türlü dansçının motiflerini izler kendi çapımda öğrenmeye çalışırım, şahsi fikrim bu herif dans dünyasının nirvanası aq.

    her dansçının bir pattern'ı vardır mesela, bu herifin yok, adam yüzde yüz doğaçlama. bir anda isa gibi çarmıha gerilip kendi etrafında mı döner, bu nohut çok gaz yaptı dermiş gibi birkaç saniye karnını ovuşturup sonrasında kulağının arkasından para mı çıkartır, eliyle git git git yaptıktan sonra yan dönüp hoppidi hoppidi hoplamaya mı başlar asla tahmin edilemez, imkansız, öğrenilemez.

    dünya üzerinde bir allahın kulu diyemez ki ben mustafa sandal dansı yapabiliyorum, yapamaz abicim, herif unique, taklit edilemez.
  • "bu adamın müziğini sevemedim" diyenlerin ezbere bildikleri pek çok şarkının söz ve müziği kendisine aittir.

    bir kaç örnek bırakayım:
    ferda anıl yarkın - sonuna kadar
    reyhan karaca - gidesim gelmiyor
    asya - beni aldattın

    gerisi de şurada.

    90'lara damgasını vurmuştur. türk müziğinin mihenk taşlarındandır.

    edit: hatalı şarkı değiştirildi. mustafa sandal'ın discogs sayfasını da şuraya bırakayım.
  • onun arabası var güzel mi güzel, çıktığında sene kaçtı? 1996 yazıydı galiba. biz o zamanlar mersin, yeşilovacık'taydık. yeşilovacık'ın nasıl bir yer olduğunu şurada anlatmıştım. ha diyince her şeyi bulamadığınız, kimsenin uğramadığı, sıkıcı yaz günlerinde mersin-antalya otobanı kenarına çıkarak yoldan geçen arabaların nereden gelip nereye gittiğini merak ederek büyüdüğünüz bir yerdi.
    o sene, annem, gözleri sıcaktan ayıkladığı bamyalara akarken birden dedi ki, kalkın biraz havamız değişsin. havamız değişsin diye de bizi kamelya altındaki çay bahçesine götürdü. ee zaten biz buraya her gün geliyoruz? olsun. gözleme yer, şehir gazozu içer, döneriz. mekan müzikli falan, hoşumuza gidiyor. çay bahçesinin kapısına yaklaşırken mustafa sandal'ın sesini duyduk; kardeşim de o zamanlar çok çok küçük ve o küçük dünyasında mustafa sandal bir, metin tekin iki; derken, biz tam adımımız içeri attık, kardeşim "heyoooo, arabaaa" diyecek fırsatı anca buldu, radyo'dan musti'nin "onun için hiç mi hiç şansı yooooook" dediği duyuldu ve şarkı bitti.
    kardeşim, kendini yere atıp ağlamaya başladı. dinleyememiş şarkıyı, neden bitmiş, neden bir daha çalmıyormuş? ama nasıl bir ağlama! annem anlatıyor, oğlum, o radyoda çalıyordu, bir daha çalamayız, diye ama yok. çardakta oturan üç beş üniversite çağındaki genç okey masasından kalktılar yanımıza geldiler, bir daha çalar o zaman dinlersin, diye anneme yardıma koştular. yok. bir de benim salak kardeşim çocukken böyle çok ağlayınca kusardı, sonra bir daha ağlardı. annem de kusmasından korkuyor, görüyorum yüzünden çünkü bizimki ağlarken öğürmeye de başlamış bir yandan.
    en sonunda tığ gibi bir delikanlı, ben gidip sorayım, elinde kaset olan var mıdır, dedi ve gitti. onun okey eşi genç kız da çay bahçesinin sabit hatlı telefonundan radyoyu aradı, istekte bulundu. bizim istek parçayı sıraya aldılar ama bekliyoruz yok, bekliyoruz çalmıyor. bizimki huysuz. havamız değişsin diye geldik, zırıltı dinliyoruz. derken, çok inanılmaz bir şey oldu, o küçücük köyde olmasına pek imkan veremeyeceğimiz bir şey, bir baktık ki kapıda mustafa sandal belirdi, dememi beklemiyorsunuz elbet, zaten o gelmedi ama akdeniz güneşiyle kavrulmuş o tığ gibi genç belirdi ve içeriye bir güneş doğdu yemin ederim. musti'nin albümünü bulmuş birinden. mustafa sandal'ın kendi gelse o kadar sevinirdi annem sanırım. koyduk teybe, belki on kere o parçayı dinledik çay bahçesinde. annem tarz-ı hususi içti, biz gözleme yedik. ilk tarsus ziyaretinde de bir albümünü aldık beyefendiye.
  • bugunlerde cevirip cevirip eski albumlerini dinlememin etkisinden midir bilmem ama bence turk popunun zirvesidir. sarkici degil tam bir muzisyendir, sanatcidir.
    adam sarki yapmis, soylemis, tutmus. sarki yapmis, baskasina vermis, o da tutmus. baskasindan sarki alip soylemis, o da tutmus. hep en cok dinlenen olmus. ustelik de, simdiki gibi sportifydan, youtubedan filan dinlenerek en cok degil. baya ustune para verip albumlerini satin alip dinlenerek en cok dinlenen olmus. simdiki 'sarkicilarin' sarkilarini dinlemek icin sarki basina 10 kurus isteseler dinlenme sayilari beste birine duser. iste eskiden gelen starlar bu kadar guclu, ama iclerinde ille de mustafa sandal...
  • sibel alaş'ın adam şarkısının da yazarıdır. sen kalk sadece çeviri şarkıların yapıldığı bir zamanda böyle şarkılar yap, sonra çoluk çocuk seninle dalga geçsin. burası böyle bir memleket işte.
  • toplu olarak döndüklerinde herkes günlük popüleriteye bakıp murat boz ve hadise diyor dolayısıyla çok sıkıldım. ama musticiğim o küçüklüğümden beri değişmeyen sevimliliği ve pozitifliğiyle o jüride müzikten anlayan tek kişi olduğunu çok belli ediyor. murat boz kim lan? bir suç bende bile murat bozun tüm albümlerine on basar.

    çok güveniyorum musticiğime. onu seçmeyenler pişman olacaklar.
  • maalesef ruhu yok.
  • söz de yazsın, beste de yapsın, şarkı da söylesin, dans da etsin...

    lan bu ülkeye bugüne kadar doğru dürüst kaç tane popçu geldi de mustafa sandal'a burun kıvırıyorsunuz.

    evet doğrudur belki bir tarkan olamadı... ama o da bir mustafa sandal oldu.
  • ferda anıl yarkın'ın sonuna kadar adlı muhteşem şarkısının söz ve bestecisi olduğunu yeni öğrendiğim, dolayısı ile de hafife alınmaması gerektiğini kavradığım insanoğlu.

    edit: 80'lerin sonunda 90'ların başında çocuk olmak eylemi ile de ilgiliydi mevzu bahis ettiğim şarkı yanılıyorsam düzeltiverin.
hesabın var mı? giriş yap