• öncelikle çalışıp kendi paralarını kazanmalarına gerçekten büyük saygı duyuyorum.
    fakat 20 yaşında 23 yaşında 25 yaşında kimi üniversite öğrencisi kimi taze mezun olan bu gençlerimizin, avrupadaki yaşıtları gibi gezip tozmak veya kendi alanında (mimarlık, mühendislik, öğretmenlik vb.) çalışmak yerine a101 de bim de migrosta vs. kasiyer olduğunu gördükçe üzülüyorum.
    kendileriyle biraz sohbet edince bu çocukların bir çok hayalleri olduğunu, çok daha iyi işleri geleceği maaşı hak ettiklerini
    de fark ediyorsun zaten.

    vatandaşa sorsan iş var ama gençler beğenmiyor. çocuğun mezun olduğu bölüm dış ticaret, mekatronik, mimarlık, vb. teklif edilen iş kasiyerlik, pompacılık, paketçilik. oof off.

    edit: bazı arkadaşlar kasiyerlik ve benzeri meslekleri küçümsediğimi sanmışlar.
    hayır arkadaşlar küçümsemiyorum, zaten yukarıda belirttiğim gibi çalışıp kendi paralarını kazanmalarına gerçekten büyük saygı duyuyorum. ne iş yaparsan yap paranı çalmadan çırpmadan hak yemeden namusunla kazanıyorsan senden yücesi yok.
    benim burada dikkat çekmeye çalıştığım husus, gençlerin; yıllarını belli lisans bölümlerine, sınavlara, uykusuz gecelere harcayıp yıllarca hayalleri için çaba harcayıp, daha sonra hayallerindeki işlerden vazgeçmek zorunda kalmaları ve bu tarz başka işlere girmeleri. kimse dediklerimi başka yerlere çekmeye çalışmasın.
  • komşumun akrabası a101'de çalışıyor. kız kimya öğretmeni. yirmi beş yaşında. market çıkışı ürünleri geçirirken ayak üstü konuştuk. kadro verirler dert etme gençsin gibilerinden güya moral verdim. yok, bitti o iş dedi. dört beş saniye dondu kaldı adeta. gerizekalı gibi konuyu açmasaydım diye kendime çok kızdım. yazık. çok yazık.
  • dönemsel bir türkiye gerçeği.

    özel sektör bakımından madalyonun bir diğer yüzü ise şöyle: çok değil 80 ve hatta 90'larda açık öğretim okuyan ve pek de parlak sayılamayacak tipler şimdi bir yerlerde bölge müdürü, ürün müdürü ve gayet iyi şartlarda bir emeklilik onları bekliyor. çünkü 80 ve 90'larda lise mezunu ortalama zekada ve biraz düzgün diksiyonu olanlar bile gayet iyi işlere girebiliyordu.

    dünyayı garipler yakmadı ama bu gidişle z kuşağı yakabilir.
  • aslında bu ülkede diploma sahibi olmak nitelikli olmak anlamına gelmediği ve herkes de bunu bildiği için toplum olarak çok da yadırgamadığımız bir durum. asıl problem ise diplomalı olsun ya da olmasın kasiyerlerin insan gibi geçinmeye imkan verecek bir gelir elde edememesi.
  • ön muhasebe elemanı ilanı veriyorum mimarlar mühendisler başvuruyor. rus dili ve edebiyatı mezunu bile gördü bu gözler. 3bin lira talep ediyorlar yeter ki çalışalım diyorlar. çok yazık çok.
    gençler iş beğenmiyor diyenleri skesim geliyor.
  • ne çok biliyorsunuz ya... yok üniversiteler çokmuş, okuyan kalitesizmiş vs. bir siz kalifiyesiniz zaten.

    türkiye'deki israf edilen en büyük şey insan potansiyelidir. aferin, bütün sorumluluğu çaba sarf edip okumuş ama hatalı politikalar nedeniyle aldığı eğitimi ve potansiyelini kullanamayan gençlerin omzuna yıkın. sorsak "gençler iş beğenmiyor, masa başı iş istiyor" diyenlerle aranızda fark olduğunu iddia edersiniz*.

    edit: kasiyer olmak isteyen olsun, kasiyerlik de yetenek * gerektiren bir meslek. ama üniversite okuyup bir konuda özelleşip bambaşka işleri yapmak durumunda kalmak başka birşey.

    edit: (bkz: sma hastasi destan bebek yasasin kampanyasi)
  • keşke karma denen şey gerçek olsa da şu "düzgün üniversite okusaymış o zaman", "yazılım öğrensinler", "siz de kasiyer olmayı kabul etmeyin kapitalizm rererö" diyen tipleri işsizlikle terbiye etse. ama yok belli ki her işi yaver giden, hayatında çaresizliği tatmayan tipler bunlar zaten. yoksa böyle konuşmazlar.

    ama başına gelmese de neyin ne olduğunu "ben hariç herkes salak" modunda gezmeyen insan anlayabilmeli ya. dengelerin en iyi ihtimalle 5 senede bir değiştiği ülkede, üniversiteye girilen sene deli gibi eleman arayan bir sektör mezun olunan sene çökme noktasına gelebilir. 18 yaşında bir ekonomi profesörü gibi öngörebilmesi mi gerekiyordu bunu? ya da patronunun ortaokul mezunu olacağı bir işe başvurana niye boğaziçi mezunu değilsin demek adil mi? okurken mesleğiyle ilgili staj yapan/eğitimlere katılan bir dünya insan mezun olunca tecrübesiz eleman diye işe alınmıyor, gerekli sınavlardan yüksek puanlar almış insanlar torpili olmadığından işe alınmıyor. hiç duymadınız mı bunları gerçekten?

    tüm bunlara rağmen "gençlere tavsiyem hayata biraz pozitif bakmaları ve eğitim aldıkları alanda çalışmaları :)" demek ve aç kalmamak için ilkokul terk insanın yapabileceği işlere girmek zorunda kalanlara ahkam kesmek en kibar tabirle hadsizlik.
  • öncelikle türkiye üretmeyen bir ülke. 82 milyon nüfusla 719 milyar dolarlık üretim yapıyoruz. karşılaştırmak için neredeyse aynı nüfusa sahip almanya 3.332 milyar dolarlık üretim yapıyor. yani bizim 4.63 katımız. yani biz 1 ürettiğimizde alman 4.63 üretiyor.

    sonra kazandığımızı adil dağıtmıyoruz. bunu kontrol eden gını indexi türkiye için 41.9%, almanya için 31.1%. gını indexi küçüldükçe daha adil dağılımı gösterir.

    sonra planlama yapmıyoruz, 1960 yılında kurulan devlet planlama teşkilatı 2011 yılında lağv edilerek kalkınma bakanlığına bağlandı, sonra 2018 yılında o da kapatıldı yerine cumhurbaşkanlığı strateji ve bütçe başkanlığı kuruldu (*) onların da ne yaptığı meçhul. çünkü bu kurum ülkenin ihtiyacına göre üniversite bölümlerinin açılmasına ve kontenjanlara karar vermeli ama bizde her yer üniversite ve apartman üniversitesi. ve buralardaki eğitim düzeyi ne yazık ki çok düşük.

    ayrıca nepotizm ülkesiyiz. eğitim düzeyi çok yüksek olsa bile birinin kuzeni birinin yeğeni layık olmadığı işe girecektir.

    son olarak kendi firmalarımızı korumak konusunda çok kötüyüz. bir fransız firmasıyla iş yapanlar bilirler, önceliği her zaman kendi ülkesinin firmasına verirler. bizim firmalarsa iş yaptığı taşeronu batırmaktan bile çekinmezler.

    daha fasikül fasikül yazabilirim. ama tanıma geçeyim: çok normal bir durumdur.

    (*) arame, teşekkürler
  • evime en yakın şokta çalışan bir kız var, bu tabire birebir uygun. zamanlama ve kriz yönetimi konusunda defalarca anı kurtardığına tanık oldum, işini tertemiz ve özenle yaptığı her halinden belli oluyor, diksiyon ve konuşması çok güzel. tüm gün orda barkod okuttuğunu düşündükçe çok üzülüyorum.

    çoğu entry aksine okuduğu üniversite ya da bölüm üzerinden onu suçlamanın pek mantıklı olduğunu da düşünmüyorum. madem hizmet alanı açamayacaksın, o bölümü/üniversiteyi neden açıyorsun konusunda ses çıkarılmalı diye düşünüyorum. hepimiz aynı şartlara doğmuyoruz, aynı bilinç ile tercih yapıp, üniversiteye başlamadık. o aşamada bu karar doğru alınamamış olabilir ve bu da bir gencin suçu olarak görülmemeli.
  • gençleri suçlayan yazarlar yanlış düşünüyor. ısrarla o bölümü yazıyorlar diye bir şey zaten olmaması gerekir. mühendis olamayacak öğrencinin o fakülteyi kazanamaması gerekir. kontenjanların yarı yarıyadan daha çok düşmesi eğitim kalitesinin artması gerekiyor.
hesabın var mı? giriş yap