hesabın var mı? giriş yap

  • her akşam 123 (a/p) otobüslerinde yaşanan kopru yolcusu binmesin olayı yine yaşanır. yaşlı bi amca köprüde inmek ister şöför durmaz, durağı geçip amcayı indirir. herkes adama kızar adam bağara çağıra iner. indikten sonra otobüsteki biri
    - bunlar yüzünden uzaya gidemiyoruz

  • thy'nin boeing 777'sini air canada'nın 767'si ile karşılaştır, saçma sapan bok at, sen mal olma da thy kötü olsun. o da güzel tabi.

    thy'nin 777'si:

    http://www.seatguru.com/…ines_boeing_777-300_v2.php

    air canada'nın 777'si:

    https://www.aircanada.com/en/about/fleet/77w.html
    (uyanıklık yapmadan "three cabin configuration - international" yerleşimine bakılacak)

    thy ekonomiyi 3-3-3 dizerken air canada 3-4-3 dizmiş. thy'de comfort class var, air canada'da premium economy.

    ve gelelim zurnanın zırt dediği yere, thy'de koltuk genişliği 18 inç, öndeki koltukla mesafe 31-32 inç. air canada'da nasıl mı? koltuk genişliği 17 inç, öndeki koltukla mesafe 31 inç. ama air canada daha rahat. neden? çünkü yavşaklık bedava.

  • paradoks olmaktan cikali 90 sene falan oldu. hala paradoks diye aniyor olusumuz, sanirim henrich olbers ve almanligina duydugumuz saygidan oturu.

    olbers; evreninin degismeyen, sonsuz ve yildizlarin duzgun olarak serpistirildigini varsayarak, yildizlarin isiklarini birbirine sonsuz kere ekledigini ve nihayetinde sonsuz bir isik kaynagi oldugunu dusundu. sonra da "madem sonsuz isik var, gece niye karanlik" diye sordu ve yok yere paradoks sahibi olduk.

    yildizlarin evrende duzgun sekilde bulunmadiklari bir yana, evren surekli genisledigi icin, uzaktaki yildizlarin isigi bize gelinceye kadar zayifliyor ve etkisi ya az oluyor ya da hic olmuyor. ayrica yildizlar da insanlar gibi doguyor, buyuyor, yaslaniyor ve oluyor. yani yildizlar olbers'in ongordugu sekilde sonsuz bir evrende duzgun sekilde bulunsalar dahi, sonsuz bir isik kaynagi yaratmalari olanaksiz.

    tabi olbers bunlari 18.yy teknolojisi ile dusundugu icin paradoks olmustu kacinilmaz olarak. simdi yildizlarin omurlerini, hubble sabitini, evrenin triplerini bildigimiz icin paradoks olmadigini rahatca soyleyebiliyoruz. olbers'e de bu yuzden saygi duyuyoruz. zaten bunlari donemine gore degerlendirmezsek m.o 590'da dunya'nin disk seklinde oldugunu iddia eden tales'e, m.o 560'da dunya'nin yuzeyini duz bir silindir olarak tanimlayan anaximender'e, m.o 530'da dunya'nin evrenin merkezinde oldugunu one suren pitagor'a, dunya'yi kusursuz bir kure olarak tanimlayan platon'a, gunes merkezli evreni reddeden pitolemi'ye de haksizlik yapmis oluruz ki, bu buyuk aptallik olur.

  • 2024-2025 sezonundan itibaren isviçre modeli adıyla anılan değişikliklere gidecek organizasyon.

    aşağıdaki videoda güzel güzel anlatılmış, ben de türkçe'ye çevireyim dedim;

    https://youtu.be/gy5rcsf0scu

    2024-2025 sezonu dedik neden? çünkü şampiyonlar liginin yayın kontratı sona eriyor. yeni kontratla daha çok maçın oynanacağı bir sistem getirilmek isteniyor. buna mehmet demirkol gibi yorumcular "futbolun amerikanizasyonu" diyorlar.

    peki yeni durumda farklılıklar neler?

    daha önce 32 takım katılan lige yeni durumda 36 takım katılacak. şu anki gibi 8 ayrı grup yerine de 36 takımın hep beraber tek bir grubun içinde olduğu bir lig oynanacak.

    36 takım kendi aralarında 70 maç oynayamayacakları için her takım beşi evde beşi deplasmanda toplam 10 maç oynayacak. kimin kiminle oynayacağı uefa sıralamasına göre belirlenecek. yani maalesef o kura heyecanı, fanusta döndürülen toplar, kolay takım çekmiş yönetici gerinmesi gibi şeyler tarihte kalacak.

    10 maç sonrasında ortaya çıkan puan tablosuna göre, her takım 36 takımlı tek grupta bir sıralamaya kavuşacak. bu sıralamadaki ilk 8 takım otomatik olarak bir sonraki tura yükselecek.

    sonraki 16 takım (dokuzuncudan itibaren yirmidördüncüye kadar) kendi aralarında play-off oynayacaklar. bu play-off'larda kazanan 8 takım yukarıdaki 8 takımla karşılaşmak üzere bir üst tura geçecekler.

    sonrası malum final stage.

    peki bu değişikliğin temelinde ne yatıyor?

    daha fazla maç, daha fazla bilet satışı ve daha fazla reklam geliri.

    bu değişiklikler sonucunda şampiyonlar ligine katılan her takım standart oynayacağı maç sayısını 6'dan 10'a çıkarmış olacak. bu da katılımcıları oyunda daha fazla tutmak demek.

    bunun yanında şu anki sistem 6 maç sonrası 32 takımın 16'sını evine gönderiyor. yeni durumda 10 maç sonrası 36 takımın sadece 12'si evine dönmüş olacak. geri kalan 24 takımın grup aşamalarından sonra hala şansı mevcut olacak.

    bu iki durum muhtemelen avrupa takımlarının birbirleri arasında habire maç yapmasına, haliyle ulusal liglerin yavaş yavaş yerini büyük avrupa ligine bırakmasına ön ayak olacak. ama bu benim kişisel spekülasyonum.

    peki gelelim bizim için daha önemli olan "katılım" mevzusuna.

    aslında yeni durum bizim gibi ülkeler için çok da iyi değil. çünkü şu an ulusal liglerden gelen 32 takımın seçiminde bir değişiklik ön görülmüyor. bu yeni sistemle fazladan katılan 4 takım içinse ilginç bir sistem geliştirmişler.

    4 takımdan birini hiç uefa sıralamasına bakmadan direkt fransa, ingiltere, almanya, italya ve ispanya liglerinden seçmeye karar vermişler. yani orada bize ekmek yok.

    ikinci slotu da bir önceki şampiyonlar liginde iyi performans gösterip kendi liginin dandikliği yüzünden ön eleme oynamak zorunda olan takımlara ayırmışlar. türk takımlarına buradan belki bir şeyler düşebilir. ama elbette önce şampiyonlar liginde finallere kalmak gerekiyor bunun için.

    kalan 2 slot daha da fena. bu iki slot "eski gücünden uzak" olan takımlara tahsis edilmiş ve böylece yılların geyiği de bir anlam kazanmış. yeni durumda bu iki takım uefa sıralaması yüksek ama kendi liginde kötü performans (beşinci, altıncı ya da yedincilik) gösteren takımlardan seçilecek. haliyle buranın gediklileri de premier lig'den gelecek olan manchester united, tottenham ve benzeri takımlar olacak gibi duruyor.

    bu yüzden 5 büyük lig olan ingiltere, almanya, fransa, italya ve ispanya'nın yedincisinin bile gidebildiği turnuvaya geri kalan liglerin ikincileri ve üçüncüleri gidemeyecek. daha da acısı, avrupa liglerine (şampiyonlar ligi, avrupa ligi ve konferans ligi) gönderilecek takımlar toplam 7 tane ile sınırlandırıldığı için şampiyonlar ligi dediğimiz şey muhtemelen yıllar içinde bu beş ligin mütemadiyen 5-6 (hatta yer yer 7) takım gönderdiği eternal bir ölüm grubu halini alacak olması.

    bütün bu kötü durum içinde bir de takvim sorunu var. uefa sanki biraz da bilerek bu beş ligin takımlarına kendi aralarında daha fazla maç yaptırarak domestik ligleri öldürmeye çalışıyor gibi geliyor bana. bunu okuyunca heyecanlanmayın, yukarıdaki duruma göre zaten türkiye ligini kimsenin umursadığı yok. yani anamızın ligi olduğu gibi devam edecek. kimse bizi öldüremez! *

    kişisel görüşüm, premier lig'in 1992'de yine bir yayın kontratıyla kurulup futbolu bambaşka bir şey haline getirmesi gibi, şampiyonlar ligi de muhtemelen bildiğimiz futbolu oldukça değiştirecek. bizim gibi futbolun derin ve beyaz taraflarını daha çok izleyen ülkelere hiç şans tanımayarak para ve teknik şov odaklı bir şey olacak. bir tür nba gibi diyebiliriz.

    bekleyip görelim.