hesabın var mı? giriş yap

  • epicfail: adam levine'den nefret ediyorum. behati'yi elimden aldı.
    siri: hangi elinden, sağ elinden mi sol elinden mi?

  • "avrupa birliği neden mültecileri almıyor" gibi abuk sabuk bir rte beyanından daha mantıklı olan bir cümle.

  • kısaca, 11.ve 12. yüzyıllarda, batı avrupa’da etkili olan mimari üsluba verilen isim. bir nevi karolenj ile gotik arası geçiş dönemi. bundan dolayı temelinin karolenj ve otto hanedanlığı döneminde atıldığı söylenebilir. "romanesk" terimi ilk olarak 19.yy’da kullanılmış. kelime olarak “roma’dan kaynaklanan” anlamına geliyor. bunun nedeni bu tarzın bazı yönlerinin antik roma mimarisine benzemesidir biraz da.

    nedir, ne değildir demeden önce o dönem neler olmuş bakmak lazım biraz da. ilk olarak şehirlerin geliştiği, nüfus ve ticaretin arttığı bir dönem. yavaş yavaş manastır kökenli reform hareketleri başlıyor. insanlar santiago de compostela gibi manastır kiliselerine hac için gelmeye başlıyorlar. aynı zamanda 11. yy'ddan itibaren kudüs ve çevresini ele geçirmek için papa önderliğinde yapılan 9 haçlı seferi mevcut. reconquista* hareketi de yine bu dönemlerde oluyor.

    ismini aldığı antik roma mimarisine 3 özelliğiyle benzerliğini görüyoruz:
    -bazilikal plan
    -tonoz örtü
    -yuvarlak kemer

    sonuçta, bu 3 özellikten yeni tip bir mimari yaratılmıştır. ortaya çıkan güçlü, ağır, akılcı, dinin gereklerine karşılık veren bir mimaridir. bu tip benzerliklere rağmen romanesk antik roma mimarisinden bazı noktalarda ayrılıyor:
    -roma bazilikası uzun ve alçak bir yapıyken; romanesk kiliseler daha yüksek inşa edilmiş ve gotik kadar olmasa da göğe yükselen kuleleri mevcuttur.
    -roma dönemi yapılarında sütun tek bir gövdeyken ve kemerler sade bir görünüme sahipken; romanesk yapılardaki sütunlar ve kemerler daha hareketli, daha kalındır.
    -romanesk tarzı kiliselerin duvarları daha kalın yapılmıştır. bunun nedeni ahşap yerine taş tonoz kullanması.*

    bu dönem kilise mimarisinde uzunlamasına plan tercih edilmiş ve latin haçı planı geliştirilmiştir. daha önceki kiliseler gibi yangında yok olmasını ve tahribatı önlemek için kiliselerin üzeri ahşap yerine taş tonozla örtülmüş. tonozun ağırlığını karşılamak için kalın dış duvarlar yapılmış ve bunlar payandalarla desteklenmiş. kiliselerin içinde sütun yerine daha çok kalın taşıyıcı ayaklar* kullanılmaya başlanmış. bunlar aynı zamanda nef tonozlarını da taşıyor. romanesk dönem sonuna doğru kaburgalı haç tonozlar yapılmaya başlanmış.

    yine bu dönem kiliselerin içinde genellikle 3 katlı bir düzenlemeye rastlanır. altta nef arkadı denilen kısım bulunur ve bir kemer sırasından oluşur. onun üzerinde triforyum bulunur. triforyum, kilisede üst kattaki galerinin ana nefe bakan kısmında yer alan kemer sırası aynı zamanda. üzerinde 3. kat olarak pencere* katı bulunur. kapı, pencere ve nef arkadındaki kemerler yuvarlak biçimli. romanesk’in yüksek evresinde ilk kez sivri kemer kullanılmaya başlanmış. bu, aynı zamanda ileride gotik üslubun ayrılmaz bir parçası olacaktır.

    (bkz: santiago de compostela)
    (bkz: st. sernin kilisesi)
    (bkz: saint pierre kilisesi)
    (bkz: battistero di san giovanni)*
    (bkz: speyer katedrali)

  • başlık "türk vatandaşlarının büyük çoğunluğunun rus roman karakterine dönüşmesi" olacaktı fakat karakter sınırı engel oldu.

    dışarıdan kendimize bakınca gogol'un "palto" kitabındaki akakiyeviç gibi palto almak için para biriktirir olduk.

    bugün sizi soğuktan düzgün şekilde koruyacak en dandik ceket 1500-2000tl

    bu ceket fiyatı gerçek insanlar ve kendini insan gibi hissedenler için. kendine her şeyi reva gören cahil zihniyet için 100tl ye de var.

    bu başlık kendine değer ve önem veren gerçek insanlar adına açıldığı için trollerin doluşmasına gerek yok. geçip şu fiyata da mont var demeyin.

    doğalgaz zamları yüzünden her sabah raskolnikov gibi titreyerek uyanmamıza da az kaldı. raskolnikov ile bir diğer özelliğimiz ise iki kesiminde beş kuruş parasının olmaması.

    tolstoy'un “insan ne ile yaşar” kitabındaki bir bölümde 2 dönüm fazla arazi alacağım diye gün boyu yürüyüp yorgunluktan ölen şark kurnazı köylüye ne demeli? siz bu karakterde kimi görüyorsunuz?

    yüzlerce roman karakteri sığabilir bu başlığa benim aklıma bu üçü geldi.

    umarım sofie'nin dünyasındaki gibi bir kaç sene sonra gerçekten bir kitap içinde yaşadığımı öğrenmem.

    edit:imla

  • - uzan!
    - sıyır!
    - aç!
    - ayır!
    - dikel!
    - yan yat!
    - ıkın!
    - kendini sıkma!
    - al!
    - sil!
    - otur!
    - her gün sabah akşam iki kez sür!
    - 2 aya hala ağrıyorsa yanıma gel!
    + sağolun doktor bey
    - çık!
    - söyle sıradaki gelsin!

    hadi rektal tuşe yapıyor diye ciddiyetini bozmuyor diyeceğim ama,

    - aç
    - aaaaaaa de
    - nefes al
    - nefes ver
    - nefesini tut
    - acıyınca söyle
    - tamam toplan
    + neyim var?
    - grip. bronşite dön!(abartmak serbest nasılsa ehehehe)

    iki pastil, bir şurup, bir de burun damlası verecen hepi topu, karşımda kıdemli uzman çavuş taklidi yapmanın alemi ne amk.

  • 2009'da brett favre'nin (özellikle son 5 maçtaki 2 td-9 int performası olmak üzere) ny jets'te sıçması ve işler garanti gibiyken çok kötü bir sezon sonu ile jets'in playoff dışında kalması ile devam etmiştir bu curse. yıl 2010'u gösterdiğinde ise kapakta bu sefer iki futbolcu vardı: troy polamalu ve larry fitzgerald. polamalu sakatlığı yüzünden neredeyse bütün sezonu kaçırdı ve steelers bu sezon onun başlamadığı tüm maçları kaybetti şu ana kadar. fitzgerald ise ortalama-iyi arası bir sezon geçiriyordu şu ana kadar ama dün akşamki 49ers maçında sakatlanıp çıktı, bari o yırtsa şu lanet işlerinden, izlemesi zevkli oyunculardan birini daha kaybetmeyelim.