hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
    edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.

  • yıllardır yaptığım iştir. tişört tasarlayarak ayda 20.000 lira civarında kazanıyorum. amacım ukalalık değil size de anlatmak. şu ekonomik çöküşümüzde siz de yapın. türkiye'de bu işi yapan ilk insan olabilirim.

    hele gelin şöyle, çöküp dinleyin bi bu ekonomik buhranda nasıl mışıl mışıl uyurken para kazanıyorum ve nasıl siz de yapabilirsiniz anlatıyorum.

    not: önce büyük bir emek harcadım, sonra ekmeğini yemeye başladım. ona göre okuyun. ayrıca uydurduğumu düşünenlere kanıtlar getirdim.

    not 2: reklam falan yapmıyorum. iyi niyetle paylaşmak istedim. hiçbir referanslı link falan paylaşmadım. bu işten hiçbir çıkarım yok.

    çok uzun, okuyamam diyenler için: 7 yıldır tişört tasarımlarımı amerika'da satarak düzenli olarak dolar kazanıyorum. hem de sadece tasarım yapıp yükleyerek. işleri büyütüp birden fazla tişört hesabı açtım ve her birinden aylık 200-300 dolar para geliyor. ben bu işi redbubble'da ve teepublic'te yapıyorum ama birçok site var aynı işi yapan. şu an ise naçizane youtube kanalı açtım ve bu konuları anlatıyorum ama burada link verirsem binlerce dislike alıp dolandırıcıkla suçlanacakmış gibi hissediyorum. o yüzden sadece yazı yazdım.

    bundan 7 yıl önce 2015 yılında, üniversiteye yeni başladığım sıralarda, bu pasif gelir olaylarına kafayı takmıştım. o zamanlar bannersbroker gibi sitelere para yatırıp katlanmasını bekliyordum. paralar gitti tabii. sonra bu clicksense affiliate, reklam izle para kazan, anket doldur para kazan gibi saçma sapan yöntemlerle ayda 2-3 dolar kazanabilmeyi başardığım zamanlar oldu. başlarım dedim böyle işe.
    sonra bi gün iskin diye bi firma gördüm. telefonlar için baskılı kılıflar üretiyordu. aha dedim ben yapacağım işi buldum. o zamanlar league of legends çok meşhur. gidip yüzlerce mockup oluşturup sahibinden'e telefon kılıfı diye koydum. millet önizlemesini görüyordu, sipariş gelince gidip istanbul zeytinburnu'nda boş telefon kabına siparişe göre lol tasarımı bastırıp kargoluyordum. bir keresinde hiç unutmam, kargoyu da karşılamıştım ve 1 tl kâr etmiştim.

    baktım bu iş de olmayacak oturup araştırmaya başladım. sonra karşıma bu print on demand siteleri çıktı. türkiye'de tisho vardı. yabancı olarak da spreadshirt, teespring, teepublic, redbubble gibi siteler buldum. bu sitelerin şöyle bir avantajı var. siz tasarımınızı yüklüyorsunuz, gerisine karışmıyorsunuz. baskıyı, kargolamayı, ödeme almayı, iadeyi falan onlar hallediyor. sistem nasıl işliyor peki?

    - diyelim bir tasarım yüklediniz. bu siteler önce o tasarımın bulunduğu bir ton önizleme oluşturuyor. mesela o zamanlar ben bir league of legends karakteri olan yasuo'yu içeren bir tasarım yüklemiştim. bu siteler yasuolu tişört, telefon kabı, banyo paspası vb. gibi önizlemer oluşturmuştu. buraya kadar tamam.

    - daha sonra internette yasuo tshirt diye arama yapan birisi sizin tasarladığınız tişörtü buldu ve diyelim ki 25 dolar ödeyerek satın aldı. bu siteler baskıyı yapıyor, ödemeyi alıyor, kargoyu hallediyor ve müşteriye teslim ediyor. size de ürünün tasarımcısı olduğunuz için komisyon veriyor.

    - bu komisyon 1 dolar da olabilir 10 dolar da olabilir. genellikle siz belirliyorsunuz ama çok yüksek komisyon oranı belirlerseniz ürünlerin fiyatı şiştiği için pek satılmıyor.

    ben bu sitelere 5-10 tane tasarım yükledikten sonra hiçbir şey olmadı. dedim bu iş de tırt çıktı ama sonra aradan 3-4 ay geçti ve bir tane mail geldi. hatta duruyorsa buraya ekran görüntüsünü koyacağım.

    buldum. bunlar ilk satışlarım: https://ibb.co/104jbl5

    bu da ilk kazancım. lol'deki thresh karakterli bi tasarımım laptop skin'i olarak satılmış. $5.62 kazandırmış. https://ibb.co/gpqfcxw

    aha dedim ben yapacağım işi bu sefer buldum. tam memlekete (denizli'nin bir kasabası) gideceğim sıralardı ve kendimi iki hafta kapatıp photoshop ve ıllustrator öğrendim, onlarca tasarım yaptım. ilk satışımı redbubble'dan yaptığım için buraya hayvan gibi abandım. iki haftada yaklaşık 150-160 tasarım yükleyip evime geri döndüm. inanır mısınız bilmiyorum ama tasarımlar deliler gibi satılmaya başladı.
    satışlar genellikle amerika'dan olduğu için her gece uyurken 5-15 dolar gelmeye başladı. sabahları uyandığımda para kazanmış olarak uyanıyordum. hayatımda bu kadar güzel bir his yaşamamış olabilirim. ilk aylarda kazandığım parayı ekliyorum buraya: https://ibb.co/yjyvk7d

    öğrenci olarak böyle paralar kazanmak ve bunu uyurken başarabilmek benim için büyük bir adımdı. tasarım yüklemeye devam ettim. kendime 3-4 tane daha hesap açıp odaklandığım tasarım kategorilerini ayırdım. 7 yıldır düzenli para kazanıyorum. bu da bana en çok kazandıran yalnızca bir hesabımdan gelen aylık kazançlarım: https://ibb.co/yjyvk7d

    şu an ise hiçbir şey yapmama gerek kalmadığı için başka işlere yöneldim. tasarımlarım zaten satılıyor. pek fazla yeni tasarım ekleme ihtiyacı duymuyorum. bu meselede birçok kişiden daha tecrübeli olduğuma inandığım için bir youtube kanalı açtım, onunla ilgileniyorum. kanalda nasıl üye olunacağını, ödeme almak için payoneer'in nasıl bağlanacağını vs. anlatıyorum. arada da tasarım yüklemeye devam ediyorum. kanal linkini verirsem binlerce dislike ve dolandırıcı suçlamaları alacakmışım gibi geldiği için yazıyı burada bitiriyorum.

    sitemizin adı redbubble. paypal yasaklı olduğu için payoneer ile ödeme alınabiliyor. araştırmalarınızı ona göre yapabilirsiniz.

    edit: arkadaşlar telif ile ilgili sorular geliyor. artık eskiden olduğu gibi league of legends vb. tasarımları koyamıyorsunuz. telif işine dikkat etmek gerekiyor ama aşağıdaki yazar arkadaşın dediği gibi davalık bir durum olmuyor. en fazla hesabınız kapatılır.

    edit 2: youtube kanalımı söylemem için çok ısrar geliyor: https://ibb.co/rh2tw4l

    arkadaşlar burası ekşi sözlük. burada adamı çiğ çiğ yerler ve kanalımı dislike yağmuruna boğarlar. kusura bakmayın.

    edit 3: pes ediyorum. kanalımın adı kummbara. iki m harfiyle, evet. inşallah pişman olmam

  • -istanbul ankara arası bir yolculukta ya$anan bir olaydır

    adam otobusle giderken, bolu dagi'nda verilen molada korkunc siki$tığı için tuvalete ko$turmuş. bo$ kabin bulup kendini oraya atmı$. tam oturmu$ ki yan kabinden bir ses gelmi$.

    -merhaba
    -adam $askin bir şekilde cevap vermi$ "merhaba"
    -ses devam etmi$ : nasilsin?
    -ilk defa ba$ina boyle bir $ey geldiğinden, yine $a$kin $a$kin yanitlamı$ : sagol iyiyim. sen nasilsin?
    - ne yapiyorsun?
    -bir an tereddut gecirmi$ zira adam onun tuvalette oldugunu bildigi icin mutlaka ne yaptigini da biliyormu$ baska bir$ey anlatmak isteyip konuyu deği$tirerek, ben istanbul'dan ankara'ya gidiyorum. sen nereye gidiyorsun?

    adamin sonraki cumlesi bu muhabbeti sona erdirmi$:

    -hayatim, telefonu kapatiyorum. yandaki tuvalette bir gerizekali var. sana sordugum sorulara yanit verip duruyor. ben seni sonra ararim. *

  • tam karşımda oturuyor şu an.

    aramızda bir haftadır evin orta sahasını parselleyen bilmem kaç bin parçalık bir yapboz var. "la palette bistro" diye küçük bir lokanta manzaralı. bitiremedik. her gün usul usul ekledi parçaları, sabırla. küçük karton parçalarını sanki sever gibi birbirine ekledi. ama bitiremedik. yapbozun kalan son parçası eksik çıktı. üzüntüden öyle bıraktı olduğu yerde, toplamadı. "sevmek", salonun orta yerinde terk edilmiş boş bir "dükkan"ın arkasında duruyor şu an.

    elinde bir kitap var, "marifetler". onu okuyor. kitap okumasına o kadar alışığım ki. insanlar sevdiğine çiçek alır, ben yeni kitap kokusu hediye ediyorum ona. öyle bir gülüyor seviniyor ki. şu an elindeki kitabı okurken mesela, hayata dair bütün soru işaretleri siliniyor aklımdan. ona bakıyorum: huzurlu. sadece, geçen trenlerin sesine dönüp bakıyor arada bir, çocuklar gibi.

    "koltuğun altında yapbozun o son parçasını bulamayınca dönüp bana baktığın yüz ifadeni özlüyorum."

    tam bu cümleyi yazmayı bitirirken kalktı geldi yanıma: "ne yapıyorsun?". iş maillerimi açıp, gereksiz bir şeyler gösterdim. yaptığım işin belki de en güzel yanı bu; meraklısı olmayanın ilgisini dağıtacak sayısız malzemem var. hafif geri çekildi, defansta derinliğin kaybolduğu bu andan faydalanıp "belim ağrıyor" bahanesiyle yönümü değiştirdim, rahat yazabilmek için. sırf sana çaktırmadan, gönül rahatlığı ile şu yazıyı bitirebilmek için:

    aramızda sadece bitmemiş bir yapboz kadar mesafe varken bile yine anladım.

    seni her an özlüyorum ve seviyorum.

  • dönüşen ekşi değil, türkiye. hastalıklı ve nefret dolu, anksiyete dolu bir sosyoloji hakim oldu ülkede. özellikle büyük şehirlerde. ekşi'nin durumu bunun açık bir göstergesi. vaziyet iyi değil.

  • filmlerde karışıklık yaratan durum.
    lan ota boka elli ayrı kelime bulmuşsunuz, şunu ayırmamışsınız hulan.

  • eğer tc hazinesinin çıkardığı eurobondlara bakarsanız, vadesine göre dolar bazında %7, hatta %11 getiri sağlayan bondlar olduğunu dahi görebilirsiniz.

    şimdi eurobondların ve diğer alternatif yatırım araçlarının getirilerini bir örnek üzerinden incelemeden önce, eurobondların ne olduğuna bazı muhtemel avantaj ve dezavantajlarına kısaca bakalım:

    eurobondlar, devletlerin yabancı para cinsinden çıkardıkları, yılda 1-2 kez belirli bir oran üzerinden getiri sağlayan uzun vadeli devlet/özel sektör borçlanma senetleridir. türkiye açısından düşünürsek, tc dolar ya da euro üzerinden uzun vadeli borç senedi çıkartır ve siz dolar ya da euro ödeyerek bunlardan satın alır, vade boyunca yılda genellikle 2 kez, yatırdığınız ana paranın belirli bir yüzdesi kadar getiri sağlarsınız. vade sonunda da, diyelim 15 sene sonra, ana paranızı gene satın aldığınız gün ne kadar döviz ödediyseniz, o meblağda geri alırsınız. (işi fazla karıştırmamak için temiz değer, kirli değer, nominal değer, ödenen tutar, ikinci el piyasaları vs işlerine hiç girmiyorum)

    eurobondların avantajları:

    1- eurondlar genellikle en güvenilir yatırım araçlarından sayılırlar. arkasında %100 devlet güvencesi olduğundan, devlet iflas etmediği sürece getirileriniz ve anaparanız güvence altındadır. borsa, mevduat faizi, vs ile kıyas bile kabul etmez. ev sahibi olmaya kıyasla ise hemen hemen aynı riske sahiptir. çünkü evin de depremde yıkılma, istimlak edilme vs riskleri mevcuttur. (ayrıca, geçmişe bakarsak, devletlerin borçlarına morotoryum ilan edip ödemeyi tümden reddetme ihtimali, devletin ya da birilerinin evlerinize el koyma riskinden daha düşüktür. böyle bir durum ancak topyekün bir savaşla ülkenin tümden yıkılması halinde mümkün olabilir ki, bu durum osmanlı’nın başına geldiği halde, gene de tc osmanlı’nın dahi bütün borçlarını ödemiştir.)

    2- eurobondların getirileri ve anaparaları dolar ya da euro cinsinden olduğundan, bizim gibi ülkelerde sık sık yaşanan krizlerde kazançlarınızın erimesine engel olur, hatta zaman içerisinde kazançlarınız önemli ölçüde reel olarak artar. çünkü, tl'nin dolar ve euro karşısındaki uzun dönemli reel değerine bakarsak (reel efektif döviz kuru), enflasyondan arındırsak dahi, dolar ve euronun tl karşısında alım gücünün sürekli olarak arttığını görüyoruz. yani sizin eurobond yatırımınız karşısında elde ettiğiniz yıllık getiri ile 5 sene sonra satın alabilecekleriniz, bugün satın alabileceklerinizden daha fazla olacaktır.

    3- eurobondlar döviz bazında, sabit getirili ve düşük riskli olduklarından, diğer yatırımlarınız gibi, enflasyon karşısında erimesin diye sürekli olarak yatırımınızı takip etmeniz, bunun için risklere girmeniz ve yüksek kayıp ihtimallerini göze almanız gerekmez.

    4- spesifik olarak ev alıp kira getirisi ile karşılaştıracak olursak, ev sahibi olup kiraya vermeye kıyasla, eurobondda, kiracı ile uğraşmak, kirayı toplama riski, evin zamanla yıpranması, ev kirasını her sene enflasyon üzerinde artırıp artıramayacağınızın belirsiz olması, istendiğinde evi hemen satıp satamayacağınız belli olmaması gibi riskler eurobondda yoktur.

    eurobondların dezavantajları:

    1- tc garantisi ile dolar ya da euro üzerinden getiri elde edeceğinizden, tc morotoryum ilan edip borçlarını ödemekten vaz geçebilir, ya da abd doları tl karşısında sürekli ve reel olarak değer kaybedebilir (bu durumda reel kazancınız azalacaktır.)
    ancak, şu ana kadar tc'nin, hatta osmanlı devletinin dahi borçlarını reddetme gibi bir yola girmediğini göz önüne alırsak ve türk lirasının görünebilir herhangi bir vadede abd doları karşısında reel olarak değer kazanması ihtimali çok düşük olduğundan, diğer yatırım araçlarına kıyasla eurobond hala en güvenlisi olarak kalmaktadır.

    2- eğer eurobondunuzu vadesinden önce bozmak isterseniz ve bu esnada da türkiye cds'leri, ilk aldığınız döneme kıyasla daha da yükselmiş ise, ikinci el piyasada satarken bir miktar zarar edebilirsiniz. ancak bu tür piyasa dalgalanmaları diğer bütün yatırım araçlarında da olduğundan, bu da ihmal edilebilir bir risktir.

    şimdi yukarıdaki bir arkadaşın ev alıp kiraya vermenin daha avantajlı olduğunu ispatlamak için verdiği örneğe geri dönerek bir hesaplama yapalım. (bkz: #129758748)

    bu örnekte, arkadaşımız 600-700 bine bir ev alıyor ve evi kiraya veriyor. aylık kira kazancı da 3.800 tl.

    600-700 bin liralık evin aylık 3800 tl’lik kira getirisi sağlayacağına inanmamakla birlikte, şimdi, alınan evin kira getirisi ile, bu para ile eurobond alsaydık kazancımız kaybımız ne olurdu, ona bakalım:

    2040 vadeli eurobondun yıllık dolar cinsinden getirisi %6,75'dir. yani, 700 bine ev almayıp da eurobond alsaydık, bugünkü kurla, 700.000/9,73=71.942 dolarlık eurobondumuz olacaktı. bu eurobond da, yılda 2 kez ödemeli olduğundan, bize bileşik olarak yılda %7, yani 5.036 dolar getiri sağlayacaktı.

    şimdi...hesaplamaları yaparken evin yıpranma payını saymasak, evin değerinin ve kira getirisini her sene döviz kurları kadar arttığını varsaysak dahi, yani reel olarak, evin yılda 3800*12=45.600 tl kira geliri getirdiğini görecektik. (600-700 binlik evin aylık 3800 lira kira getirisi sağlayacağını varsaysak dahi!)

    aynı şekilde, ev almak yerine eurobond alsaydık, 71.942 dolarlık eurobondumuz bize 71.942*0,07= 5.036 dolar kazanç sağlayacağını hesaplamıştık. bu da, doların bir sene içinde reel olarak aynı kalacağını düşünsek dahi, bize 5.035 dolar*9,73= 48.999,6 tl getiri sağlayacaktı.

    üstelik bu kazançta; çok bonkör düşünülmüş kira geliri, evin eskime payı, kiracı ile uğraşmak, evin eurobondun aksine kolayca satılıp satılmayacağının belli olmaması, deprem vs riskler, evin değerinin ve kira getirisinin enflasyon karşısında reel olarak artıp artmayacağının belli olmaması gibi riskler dahi hesaba katılmıyor.

    dolayısıyla, eurobond almaya kıyasla ev alıp kiraya vermenin daha kazançlı olabileceği bir tek seçenek kalıyor, o da çok öngörülü ve şanslı bir yatırım yapmanız ve alacağınız evin, doların tl karşısındaki reel değer kazancını+yıllık %7'lik ekstra dolar kazancını da aşacak şekilde artması olacaktır ki, bu da hiç kolay bir ihtimal değil.

    bunun neden kolay olmadığını da şu şekilde açıklayalım. diyelim 1 ocak 2021 de 4 milyon liranız var ve;
    - bunun 1 milyon lirasıyla, 1 ocak 2021 de 1 milyon tl karşılığı dolarla eurobond,
    - 1 milyon lirasıyla gram altın,
    - 1 milyon lirasıyla bist 100 hissesi,
    - ve 1 milyon lirasıyla da 10 ayda değeri mb tarafından yayınlanan türkiye emlak endeksi kadar artacak olan bir daire aldınız.
    (dolar alıp kenarda tutmayı saymıyorum, çünkü zaten her halükarda eurobondun dolar faizi de olduğundan, cari hesapta duran dolar, eurobond karşısında en baştan kaybediyor).

    şimdi, bugün yani 8 11 2021'de bunların getirilerinin ne olduğuna bir bakalım:

    1- 1 ocak 2021'de dolar/tl kuru: 7,44 tl. bununla 134.408 dolarlık eurobond alıyoruz. bu bond da bize yılda %7'lik dolar kazancı sağlıyor. yani 134.408 doların on aylık eurobond getirisini 134.408*0,07*10/12 olarak düşünebiliriz ki, bu da 7.840 dolar eder. bu meblağ, bugünkü kurla 7.840*9,73=76.288 tl eder. bu esnada, 1 milyon karşılığı aldığımız eurobonun tl karşılığı da 1.307.789 tl olduğundan, toplam birikimimiz bugün 1.384.076 tl'ye ulaşmış oluyor.

    2- 1 ocak 2021'de gram altın, 452 tl imiş, bugün ise gram altın 569 tl. dolayısıyla, uzatmıyorum, 1 ocak 2021'de aldığımız 2.212 gram altını bugün satarsak, 1.258.000 tl edecek. yani, gram altın, ilk on ayda eurobonda kıyasla hatırı sayılır ölçüde az kazanç sağlamış oluyor. (eurobond getirisi: 1.384.076 tl idi).

    3- şimdi de, 1 ocak 2021 de 1 milyon liramız ile bist 100 hissesi aldığımız ve kazancımızın da, bist 100 endeksi kadar arttığını varsayalım. 1 ocak 2021 de bist 100 1489 seviyesinde imiş, bugün ise 1580 seviyesinde. yani endeks, bugünlerdeki hızlı çıkışı neticesinde ilk 10 ayda %6,11 artmış gözüküyor. eğer 1 milyon liramız ile bist 100 hissesi alsaydık, paramız bugün 1.061.000 tl olacaktı. yani eurobond karşısında her şekilde kaybetmiş. (eurobond getirisi: 1.384.076 tl idi).
    (eğer her gün borsada alıp satıp yüksek risklere girip çok kazanacak şanslı azınlıktaysanız bilemem tabii. burada ortalama değerler üzerinden gitmek zorundayız)

    4- son olarak, 1 ocak 2021'de 1 milyon liraya bir daire aldığımızı ve sene başında bunu aylık 3500 liraya kiraya verdiğimizi varsayalım. merkez bankasına göre,10 ay içinde türkiye emlak endeksi 160 seviyesinden, 192,6 seviyesine gelmiş (bkz: https://www.tcmb.gov.tr/…-8b0c-e7e55c35ec2d-nojac86). bu da, %20,3'lük bir artış demektir. yani 1 milyon liralık dairemizin fiyatı bugün itibarıyla 1,203 milyon tl olmuş. buna şimdi kira getirilerimiz de eklememiz lazım. 3.500*10=35.000 lira da kira gelirimiz olmuş. toplarsak, 10 aylık kazancımızla birlikte 1 milyon liramız 1.238.000 tl eder hale gelmiş. (eurobond getirisi: 1.384.076 tl idi).

    kıssadan hisse, eğer borsadan köşeyi dönmüş, coin marketlerde voliyi vurmuş, hipodromda altılıyı tutturmuş ya da ucuz yerden “kupon” daire alıp zengin olmuşların hikayelerine kanmazsanız, ortalama olarak, türkiye'de eurobond, sadece kazanç bazında dahi düşünsek, belli başlı bütün yatırım araçlarından daha avantajlı gözüküyor.