• hayallerinizi yazıyorsunuz sadece. hala bunların sayın bakanlarının sizin için iyi bir şeyler yapabilceğini sandığınız için saf değil salaksınız.
  • "ekşicilerin evleri hariç" diyeceksiniz, çünkü bu ekşiciler hayatta asla kaybetmez. daha bebekken, 1 koyup 5 almışlardır. ilkokulda borsaya girmiş, ilk kazançlarıyla ailelerini varoştan çekip çıkarmış, şu an ise, kadınları şırıl şırıl eden, karizmatik, böyle wolf of the wall street karizmasına sahip birer para üstadı olmuşlardır.
  • aga gelip insanların umutlarıyla oynamayın. size kesin bilgi vereyim ev fiyatları düşmeyecek. anca izlenen politikalara göre ya çok cüzi artmaya devam edecek ya da yükseldiği noktada tepede asılı kalacaktır. en olumlu senaryo bu olur. düşüş beklemeyin boş yere.
  • tadellenin bile fiyatı düşmez bu saatten sonra.

    normalde 17-18 lira olması gerekiyor akaryakıt fiyatlarının. düşüyor mu? düşmüyor. neden? sizce neden*
  • şu an için böyle bir ihtimal imkansız. sürekli söylüyorum, yabancıya konut satışı yasağı getirilmeli. para ile vatandaşlık acilen kaldırılmalı. ayrıca yurtdışından yatırım yapacaklar için(türk’ler de dahil) vergi düzenlemeleri yapılmalı. bunun dışında emlakçılar çok sıkı bir şekilde denetlenmeli ve serbest piyasayı bahane edip kafalarına göre piyasa oluşturmalarına izin verilmemeli. gerekirse çok ağır cezalar verilmeli. şu anki hükümetin böyle radikal kararlar alması imkansız. o yüzden bu beklenti yeni gelecek hükümetle oluşabilir ancak.
  • müstakil ev fiyatları çıldırmış , alan satan yok

    bakıyorum ilanlara , ya bunlar sayı saymayı bilmiyor yada kafayı yemiş beylikdüzü marmara mahallesi yakuplu kiptaş dibi adam 27 milyon lira yazmış ya bunlar sayı saymayi bilmiyor ...

    27 milyon dediğin ev indirimle 25 verse bugün dolar kurudan (32.50) 770 bin dolar yapıyor bu paraya nerelerden ne ev alınmaz texsas amerika avrupa ..

    burda ne işimiz var bu parayi verebilecek olsak
  • şöyle ki türkiye ev fiyatları gerçekten aşırı pahalı , dünya ortalamasının çok üstündeyiz.

    hawai'de havuzlu villa alabiliyorsun kadıköyde bi daire alamıyorsun öyle bir pahalılık var.

    bunun bi kaç sebebi var.
    1. emlak satış yolu ile vatandaşlık satma (talebi döviz bazlı arttırdı)
    2. sığınmacı akını çok kötü evlere bile yüksek kira ödemeyi kabul ediyorlar kira fiyatlarındaki artış , konutun da değerini yükseltiyor doğal olarak.
    3. deprem felaketi sonrası arz-talep dengesinin bozulması. deprem olan bölgelerde kira fiyatları minimum 2-3 katına çıktı. batıya göç sebebi ile diğer şehirler de de kira fiyatları yükseldi. yine kira fiyatları da ev fiyatlarının artışını etkiliyor.

    nasıl fiyatlar düşer veya alım gücüne orantılı olarak daha az artar veya sabit kalır.

    1. yeni toplu konutlar inşa edilir vatandaşın ihtiyacı , talebi azaltılır.
    2. vatandaşlık satma saçmalığına son verilir. yabancı talebi biterse normalleşir.
    3. sığınmacılar , kaçaklar bulunup tek tek sınır dışı edilir. sınırdan kaçak girişler engellenir. böylece mağaradan hallice evlerdeki fahiş kiralar düşer o da diğer evlerdeki kira veya değer düşüşünü de tetikler.
  • "roma da bir günde yanmadı zaten" der otostopçunun galaksi rehberi'nde. bir günde de sönmedi.

    öncelikle bilinen basit sayılarla başlayalım. almanya'nın nüfusu yaklaşık 83 milyon, aşağı yukarı türkiye'nin "resmi" nüfusu ile aynı. ülke 357 bin km2 üzerine kurulu, bu da yaklaşık ülkemiz yüzölçümünün yarısına denk geliyor.

    almanya'nın başkenti ve en büyük şehri berlin'in nüfusu 3,5 milyon, şehrin içinde devasa bir orman ile göller, nehirler var. almanya'nın en büyük limanının ev sahibi hamburg'ta 1,8 milyon kişi yaşıyor. bmw'nin, siemens'in, man'ın, allianz’ın yönetim şehri münih 1,3 milyon. limon kokulu sanayi şehri köln'ün nüfusu 1 milyonun altında ki lufthansa, bayer fabrikaları var burada. porsche'nin vatanı stuttgart, avrupa finansının ve ulaşım ağlarının kesişim noktası frankfurt ile birlikte diğer büyük şehirler essen, dortmund, düseldorf ve bremen'in nüfusları ise 600 bin civarında.

    her biri bir ülke ekonomisine sahip bütün bu şehirlerin hepsinin toplam nüfusu ise istanbul'dan az.

    devam edelim, almanya'nın 20 yıl önceki nüfusu yine 82 milyon. o tarihlerde türkiye 63 milyon kişi. bir 10 yıl daha geriye gidelim mesela, doksanların başında almanya hala 80 milyon. biz nüfusta da bir 10 geriye gidiyoruz ve 53 milyonuz. yeri gelmişken en büyük şehirleri tekrar kıyaslayalım; şu an 3,5 milyon civarı olan berlin nüfusu 1960larda yine 3,2 milyonda. aynı tarihte istanbul ise 1,5 milyon civarı. istanbul şu an resmi olarak 16 milyon, gayrı resmi 25 milyon nüfusa sahip. 1,5 milyondan gelinen noktaya bakar mısınız, tavşan deneyi gibi artan bir nüfus var. mesela bayramlarda istanbul’da kalanlar, şehrin boşalmasıyla bir anda “daha yaşanabilir” oluşunu hemen gözlemleyebiliyor.

    özetle, birinci olarak elimizde on yıllardır süregelen ve aynı zihniyetin farklı organları tarafından yaratılmış devasa bir plansızlık var (dpt istanbul'un büyümesini onaylamamışken oy için muhafazakar belediyelerce inatla yaratılmış mahallelerden tutun en az üç çocuk doğurun sloganına, ya da şehirleri bilime değil ranta göre planlamaktan tutun başkentin tüm büyük kurumlarının istanbul'un en yoğun noktalarından olan batı ataşehir’e taşınıp sıkıştırılmasına kadar). ülkede üretimi, istihdamı, trafiği, suyu, lojistiği planlamadan üzerine körükle gidilmiş bir nüfus yangını var. berlin'in içinden nehirler akıyor dedik. istanbul'un dereleri ne halde, hepsinin üzerine yol yaptık, mahalle yaptık. lykos deresini illa ki duymuşsunuzdur, sulukule'ye niye sulukule deniyor biliyorsunuzdur herhalde. semt isimlerini çeşmelerden alan istanbul'da akan çeşme bırakmadık. böyle bir acımasızlık yok. bugün türkiye'nin nüfusu en kalabalık mahallerinin neredeyse tamamı son 25-30 yılda istanbul'da kurulup hormonla büyütülmüş mahalleler. nüfus istatistik tablolarında adeta beylikdüzü'nün çayırlarına, başakşehir'de dağ başına, halkalı çöplüğünün üzerine, maltepe'nin en tepesine yapılan blok blok betonların izdüşümü var.

    son dönemde muktedirler tarafından, zaten on yıllardır beslenerek gelen bu şehircilik probleminin üzerine daha büyük bir cenaze bırakıldı: yabancı göçü. sadece sığınmacı ve sınırı yürüyerek geçenler değil; turist vizesiyle gelip çalışan türki cumhuriyeti vatandaşları, türkiye'yi avrupa'ya giden bir kapı olarak gören afrikalılar, savaştan göçen ruslar, ukraynalılar. ülke yabancılar için tam bir cazibe merkezi oldu, vekil bile çıkıp diyebiliyor bunu.

    üstelik, bu iki köklü devasa planlama ve yönetim rezaleti yetmezmiş gibi bir de bütün bunların üzerine parası bizim paramızdan 17-18 kat değerli insanlara oturum izni satıyoruz. hep berlin'den örnek verdim yine aynı olsun, berlin şu an da pahalı bir şehir sayılır ama standartları belli. siz bugün berlin'e parası euro'dan 15 kat değerli yüzbinlerce yabancı getirirseniz, berlinliler de berlin'de ev bulamamaya başlar. bu çok basit anlaşılacak bir talep-fiyat dengesi değil mi?

    tüm bunların üzerine bir de adeta "düşene bir tekme de ben vurayım" diyen enflasyon krizimiz var. hem küresel enflasyonun domino etkisi, hem de yerli ve milli enflasyonumuzun alerjisi üzerimizden tren gibi geçti. artık tepeden tırnağa dışa bağımlı bir ülke olan türkiye haliyle inşaat maliyetlerinden gelen uçan tekmeyi de şark bülbülü'ndeki mazlum gibi "başımızın üzerinde yeri var" diye kabul etti. ülkede hiç kimsede geleceğe yönelik ne kısa ne orta ne de uzun vadede güven kalmadığı için fiyatları kartopundan çığa çeviren bir de dedikodu piyasası var. izleyenler bilir, doctor who'da wheeping angel denen rahatsız edici derecede korkutucu yaratıklar vardı. ona bakmadığınız zaman hareket edip sizi öldürürlerdi*. bizim ev fiyatları da öyle artık, kafanı çevirdiğin an korkunç seviyede yükseliyor.

    özetle son dönemde yaşadıklarımız eninde sonunda patlayacak bombanın pimini erken çekti sadece. bu ülkenin o kadar çok yapısal sorunu var ki şu an, daha onlara sıra gelemeden bardak taştı. yoksa bu ülkenin önünde hala tuğla gibi bir alım gücü kaybı sorunu var, ortama ücretin asgari ücrete yaklaşması sorunu var, nitelikli ve ara eleman temin sorunu var. hepsi birbiri ile içiçe birbirini tetikleyen sorunlar. üstelik bu emlak fiyatları konusu da öyle bakanın dediği gibi zihnisinir projeler üreterek, sarı siteye ceza keserek, kira artış oranına süreli limit koyarak, ortalama bir evin sadece çeyreği kadar bir tutara “cazip kredi” vererek çözülecek bir konu değil. ülkedeki bütün konuların çözümü ile aynı o “tek” çözüme ve ardından uzun bir zamana ihtiyacı var. elbette kolay değil. en tepede roma bir günde yanmadı dedik, yine onunla bitirelim;

    “roma bir günde kurulmadı.”*
  • yabancıya ev satış olayı durdurulsun , sığınmacılar gönderilsin bal gibi düşer veya vatandaşın alım gücü ev fiyatlarına yaklaşır.

    zira ev fiyatlarının artışını tetikleyen yegane olay yabancı satışları ve ihtiyaç

    ihtiyaç ise sığınmacılarla birlikte aniden %15-20 arttığı için olağan dışı fiyat hareketlenmeleri gözlemleniyor.
  • düşer düşmez bilinmez ama böyle giderse, kuvvetle muhtemel, düşse bile birşey alamayacağımız kesin. zenginlikler, zenginle zengin arasında el değiştirecek.
hesabın var mı? giriş yap