hesabın var mı? giriş yap

  • şu cümleleri kurduktan sonra sonsuzluğa gitmiş ve gidişiyle sevenlerini yetim/öksüz bırakmış harika kadın:

    "insanın başkalarına söyledikleri kendi duymak istedikleridir. yazdıkları, okumak istedikleridir. sevmesi, sevilmeyi istediği biçimdedir."

  • bir gün dursun temel’ e sorar;

    -“temel senin iki tane atın olsa birini bana verir misin?”
    -” veririm.”
    -” peki iki tane araban olsa birini bana verir misin?”
    -” veririm.”
    -” iki tane evin olsa birini bana verir misin?”
    -” veririm.”
    -” canımsın… peki iki tavuğun olsa birini bana verir misin?”
    -” vermem.”
    -” haydaaa..! neden?”

    -” çünkü iki tavuğum var…

  • servis şoförü bir abimiz var, çok iyi bir insandır.
    hiç kimseyi kıramaz, nerede olursan ol görevi olmasa da hızır gibi yetişir gelir.
    kurban bayramından önce müdür beyi sorup duruyordu odasında mı onunla bir şey görüşeceğim diye.
    her gün soruyordu bir türlü denk gelemiyordu, bir gün aradım abi gel yalnız şu an müdür bey dedim.
    utana sıkıla girdi odaya. ne konuşuldu bilmiyorum, araya epey bir zaman girdi nasıl oldu hatırlamıyorum o abinin bir hafta boyunca 2 bin lira için bayram arifesi utana sıkıla müdürü sorduğunu öğrendim.
    öyle üzüldüm ki, boğazım düğüm oldu resmen.
    onun üzerinden de epey zaman geçti abiyle bir yerde rastlaştık bi emrin, arzun var mı diye sordu estağfurullah dedim gözleri dolu doluydu sustum kaldım.
    dün akşam beni eve bırakırken insanın rızkı için rezil olması çok ağır be kızım dedi.
    kıytırık bir sebepten fırça atmış müdürlerden biri.
    bir kolim vardı zorla aldı elimden kapıya kadar taşıdı.
    böyle iyi bir insanın bin türlü eziyetle iki kuruş kazanmaya çalışırken kötü hissettirilmesini sindiremiyorum.
    eczacılık ve hukuk okuyan iki kızı olan emekli bir öğretmen bu adam.

    edit: entry' i okuyup burs göndermek isteyen bir sürü kişi oldu, var olun. ne diyeceğimi bilemedim, yardımcı olmak isteyen herkes sağ olsun.

    nicklerini paylaşmayı uygun bulmuyorum(zaten isimlerini, kim olduklarını ben de bilmiyorum) birkaç yazar cüzi olarak olarak tanımladığı fakat öğrencinin şu an ihtiyaçlarını karşılamaya gerçekten yardımcı olmuş paylaşımlarda bulunmuş, yardımcı olan herkes sağ olsun.

  • kargo çalışanı taşıdığı değerli kargoyu kendi akrabasıyla birlikte hacılasın, kargo şirketi bu duruma kayıtsız kalsın. taşıdığın kargonun sorumluluğunu alamıyor isen kapat git o şirketi. çok rezalet başlığı gördüm ama bu rezalet ötesi bir durum.

  • "saat farki yuzunden yalniz gecirdigim saatleri ba$ariyla doldurabilen bir ba$yapit. state-ul art." (ssg / 19.02.1999)

    acildigi tarihten* bugun*e kadar olu$umuna katkida bulunmu$ 1000'den fazla yazariyla, kendi icinde olu$turdugu alt-kulturuyle, "dogru" kavraminin aslinda ne kadar degi$ken olabilecegini ve bilgiye aslinda ne kadar farkli acilardan bakilabilecegini tamamen kontrolsuz bir$ekilde aciga sermi$, acildigi tarihten yillar oncesinde icimde tomurcuklari ye$ermeye ba$lami$* "tamamen alakasiz ve gereksiz fakat gigantic bir bilgi hazinesi"nin gercekle$mi$ ve teknoloji* sayesinde tahmin etmedigim kadar ust katlara ta$imi$ minik ve basit program parcasi..

    tum bunlarin di$inda sozluk olmasaydi* belki hayatim boyunca yuzunu bile goremeyecegim sevdigim bir cok insani tanima firsati yaratmi$, ayni firsati ba$kalari icin yarattigina defalarca $ahit oldugum, -eskiler bilir- beraber buyuttugumuz, icinde binlerce farkli ani barindiran, bir gun hacker'in biri gelip database'i silse, biri kodu calip unutsa da uzerimdeki etkilerinin* kolay kolay kaybolmayacagi, kaybolsa da asla unutmayacagim harikulade eser..

  • hakkını aramak ne zamandan beri ölücülük olmuş. olayı sıcağı sıcağına takip eden biri olarak söylüyorum kızlar bunu sonuna kadar hak etmiş. parasını istediği için mustafaya görgüsüz diyen feyza bacımız paranın yarısını ödemeyi kabul edip diğer yarısını da dilaradan al diyebilecek kadar omurgasız olduğunu göstermiştir.

  • edit: bunlara da bakın (bkz: eşinin evinde şiddet gören teyzenin ses kaydı)
    (bkz: lübnan'ın suriyeli sığınmacıları geri göndermesi/#163447633)

    istanbul'u ziyaret eden bir turistin, adım başı sigara dumanına maruz kaldıktan sonra kurduğu isyan cümlesi:

    görsel

    " bir turist olarak istanbul'daki sigara içme alışkanlığı karşısında şoke oldum. yahu herkes sigara içiyor, inanamıyorum. kapalı veya açık alanlarda, birkaç dakikada bir adamın teki sigara yakıyor. babalar ve anneler bile çocuklarının yanında sigara içiyor. başınızı sağa sola çeviriyorsunuz ve o da ne? yine bu zıkkımı içen bir adamı görüyorsunuz.

    sizin neyiniz var? avustralya'da sigaraya yüksek vergi uygulanıyor ve elektronik sigara ürünlerinin satışı yasa dışı hale geldi. türk sağlık bakanlığı türk halkını korumak için bir şey yapmıyor mu? "

    bir başkası: "türkiye'yi seviyorum ama ne zaman ziyaret etsem, ben ve çocuklarım sigara dumanına maruz kalmadan yemek yiyemiyoruz. bu yüzden sabah erkenden restaurantlara gidip çıkıyorum. bütün avrupa'yı, amerika'yı, rusya'yı, iran'ı, azerbaycan'ı gezdim. istanbul ve ankara kadar halkın rahatlıkla sigara içip, diğer insanlara rahatsızlık verdiği başka bir yer görmedim."

    görsel

    bir başkası: "bu ulkede nefret ettiğim tek şey bu sigara dumanı. ne zaman ülkenizi ziyaret etsem buna maruz kalıyorum" demiş.

    görsel

    bir başkası: " bu koduğumun zehiri yüzünden ne yolda yürüyebiliyoruz, ne restaurantta yemek yiyebiliyoruz. sözde kapalı alanlarda yasak bu zıkkım ama hükümet buna göz yumuyor."

    görsel

    ve bunlar: " bir gün istanbul'da bir restauranta gitmiştik. görevliler gece 1 gibi bizi çıkarıp dükkanı kapatmadan önce ışıkları yaktıklarında, bütün restaurantım dumanla kaplı olduğunu gorunce gözlerime inanamamıştım. hayatımda böyle bir şeye şahit olmamıştım."

    " istanbul'da yaşlı bir teyzenin sigara içtiğini gorunce gözlerime inanamadım. "

    görsel

    daha önce başka turistler de açık alanda sigara içilmesinden şikayet etmişti:

    (bkz: sigara dumanı yüzünden ülkeye gelmeyen turist)

  • ondort yasimdaydim, artik zamani geldi dediler en cok da surekli hastalanarak onlara cektirdigim zulumu azaltmak icin olmali bademciklerimden kurtulmak icin beni ameliyat ettirmeye karar verdiler. okullar subat tatiline girmisti, kotu gri bir ankara kisinda otobus ve dolmusla elimde torba hastaneye gittik uvey annemle. ankara hastanesine gittik, doktoru gorduk, bana kalacagim odayi gosterdiler. tek kisilik oda, babam oyle olsun demis, sagolsun. doktor, "simdi sen dinlen, ameliyat yarina" dedi. uvey annem cocuklar evde yanliz dedi, beni birakip gitti. gunun geri kalan kisminda kitap okudum. gece lambasini acik birakip yattim, hastanenin sesleri acilip kapanan kapilarin sesleri giderek kesildi. uyumusum.
    sabah doktor geldiginde pencereden disari bakiyordum. "yok mu yaninda kimse?" dedi. "yok", dedim, "herkesin isi gucu var". "tamam o zaman hadi gidelim dedi", uzun koridorlardan gecip ameliyathane olmasi gereken yere vardik. "seni uyutamam, yaninda buyuk yok, zaten de bu ameliyatta kimse uyutulmaz, onun icin simdi sen sandalyeye otur" dedi. oturdum. "bademciklerine igne yapacagim, onlari uyusturacagim, ve alacagim, hic acimayacak, tamam mi?" basimi salladim, doktor simdi dusunuyorum da otuz kusur yaslarinda olmaliydi, bana cok yasli gorunuyordu o zaman tabii, koskocaman adam, canin acimayacak diyorsa acimaz herhalde diye dusundum. yanilmisim.
    onume oturdu, yandaki masadan buyuk bir siringa aldi ve igne takti. gozume koskocaman gorunen o igneyi bademciklerimin etrafina batirip cikardikca gozlerimden sesizce gelen yaslari "ne var bunda aglananacak, koskocaman kizsin sen" diyerek gene kendisi sildi. "bitti artik, bundan sonra acimayacak, tamam mi?" bu sefer basimi sallamadim, yalan soylemisti ve ben ona olan inancimi yitirmistim.
    "simdi bademciklerini alacagim, cok surmez hemen biter, sen sessiz dur tamam mi?"
    agzima giren makasi gorunce gozlerimi kapadim, annemi istiyorum dedim icimden, anne neredesin, keske yanimda olsaydin simdi. ama makas agzima girmisti bir kere, hic acimasizca kesiyordu bir yerlerimi; kirt-kirt-kirt-kirt-kirt. doktorun soluklari kalbimin gumburdeyen sesine karisiyor kulaklarima doluyor, basimi donduruyordu. kirt-kirt-kirt-kirt. anne neredesin?
    "tukur simdi" doktor ellerimi tuttu, "buz kesmissin, bak simdi seni yatagina goturup yatiracagiz, dinlenirsin, tamam mi?" tamam degil dedim icimden, beni kestin, sesini duydum, artik tamam degilim. doktor beni odama yolladi, uzun koridorlardan gecip odama geldik. yattim.
    yatagin basinda duran masanin ustundeki siyah klasik telefon oglene dogru caldi. babamdi.
    "nasilsin kizim?"
    "iyiyim baba"
    "istedigin birsey var mi?"
    biraz ilgi, biraz sevkat, tutulacak sicak bir el demedim ona.
    "hayir baba, tesekkur ederim."
    "hadi yat uyu, iki gune kalmaz iyilesirsin"
    "evet, tesekkur ederim"
    ertesi gunu cok kotu oldum, sanki olmayan bademciklerim gene sismistii ve bu sefer artik sesim de cikmiyordu, yataktan hic kalkmadim, doktor geldi beni gormeye, "kimse yok mu yaninda? yanliz misin?" basimi salladim evet babindan. " "hmmmm, sana mecmua getireyim mi, biraz eglenirsin" kalkti gitti bir muddet sonra elinde bir suru mecmuaya geri geldi. "bak fotoroman da var, sever misin?" basimi salladim. fotoromani kim sevmezdi ki o zamanlar? "al oku, ben de burada senin yaninda oturayim, kitabimi okuyayaim."
    o hastanede dort bes gun kalmis olmaliyim, babam ve annem telefonla hatirimi sordular birkac kere, yanima doktorla hemsireden baska kimse gelmedi. aksam yemeginden sonra yarim saat icin bile olsa doktorum bana getirecegi gazeteleri mecmualari nereden buluyorsa buluyor getiriyordu. o kitaplarini okurken ben mecmualarima bakiyordum. son gece ertesi gunu beni taburcu edecegini soyledi. "ama birisinin gelip seni goturmesi lazim, seni kendi basina birakamam kapiya" gulustuk. "uvey annem gelecek sanirim", dedim. "eh nihayet" dedi.
    ertsi sabah beni taburcu ederken tokalastik. ona tesekkur ederken ameliyat icin degil ama sonrasi icin demedim.
    "cok iyi doktorsunuz" dedim, "bir gun ben de sizin gibi bir doktor olmayi isterim"
    kucukcuk cocukmusum gibi burnumu fiskeledi. "daha iyilerini olacaksin sen"
    gene yalan soylemisti, doktor olmayacaktim.

  • vestifobi, giysi korkusudur. birçok insan için bu, belirli bir kıyafet korkusu olarak kendini gösterir. diğerleri için, kişinin kendini kısıtlanmış hissetmesine neden olan dar kıyafetlerden korkma durumudur. bir diğer seviyesi ise tüm giysilerden korkmaktır.

    bu nadir fobi, belirli bir kumaş türüne olan alerjiden veya belirli bir giysi parçasıyla ilişkili travmatik bir olaydan kaynaklanabilir. örneğin, eski askerlerin askeri kıyafet korkusu geliştirdiği durumlar görülmüştür.

  • benim mecidiyeköydeki ev sahibimde bu hırsızlardandı, adamın banka hesabı bile yoktu, hayatında bir gün düzgün iş yapmadığını, övünerek anlatır, her fırsatta bizim gibi sabah 8 akşam 8 çalışan kiracılarına laf sokardı. bütün gün evinde oturur 5 dairesinden aldığı kirayı yerdi. istanbulda zar zor krediyle aldım evimi, ama ömrüm boyunca çalışıp biriktirsem bu hırsız ve benzerlerinin tek vurgunla yaptığı servetin yarısına sahip olamayacağım, bizim gibi namuslu insanların çocukları bu avam hırsızların sülalesine çalışacak.

    burada da doluşmuş bu gerçeği eleştiren hırsız çocukları , duygusal duygusal güzellemeler yapmışlar, tabi türkiyede bu hırsızlıktan vurgun yapmış zengin çok , evlatlarıda hırsız soylarını savunuyor, ama onlarda emekçiydi cart curt diye, hatta hırsıza hırsız olduğunu söyleyenlere rantçı diyen mal bile gelmiş.

  • gün geçmiyor ki bir site tarafından dolandırılmıyım. bu sefer yanlışlık falan yok ama n11.com ve onun mağazası olan demir_bilişim1 ortaklığıyla alenen dolandırıldım. tüketici hakem heyetine de verdim zaten durumu ancak içim soğumadı. başkaları da bunlara aldanmasın herkesin haberi olsun diye buraya da yazıyorum.

    17.09.2020 günü www.n11.com'dan (onun firması olan demir_bilişim1 adlı mağazadan) xiaomi mi 8 lite 64 gb /4gb ram çift hatlı cep telefonu satın aldım. telefonun aynısı bende de vardı bunu babama aldık. neyse açtık telefonu kuruyorum her şey normal gibi görünüyordu. ziraat bankası uygulamasını da kurdum babam giriş yaparken şöyle bir uyarı verdi:

    görsel

    telefon rootlanmış. daha sonra kıllandım imei kaydına baktım. çift sim kart olduğu için çift imei kaydı olması gerekirken (benimki öyle) tek imei kaydı var. n11.com üzerinden mağazaya sordum bu nasıl oluyor diye. o telefon tek hatlı dedi adam. arkadaşım dedim aynısını ben de kullanıyorum ayrıca ürünü satın aldığım ekranın görüntüsünü de attım çift hatlı diye satıyorsunuz dedim. sen ürünü iade et o zaman dedi. bak beni uğraştıracaksanız onu bileyim dedim. yok dedi gönder sen tamam. anladım sıkıntı çıkaracaklarını ama iade kodu alıp göndermeye karar verdim.

    telefonu rootlamışlar başka imei'i buna çakmışlar sıfır diye satıyorlar benim anladığım bu. neyse iade kodu oluşturup kargoya verdikten tam yarım saat sonra iadem mağaza tarafından reddedildi. sebep: kargo mağazaya ulaşmadı. haha. adamlar inanılmaz seri çalışıyorlar. yarım saatte izmirden istanbul'a nasıl gönderemedik lan ürünü biz. hata bizde. burdan nasıl insanlar olduklarını anladım tabii. iyi oldu bi yandan önlem aldık sağolsunlar.

    n11.com la yine görüştük tekrar iade kodu oluşturun dedi ve mağazayla muhatap olmayın dedi. tamam dedim. gönderdim yine. 2 gün sonra mağazadan (demir_bilişim1) arandım. "beyefendi ürünü 2'ye bölmüş yollamışsınız. ürün kırık." diyor bana. diyorum cihaz rootlu, oynanmış, güvenlik açığı var, imei kaydı sahte ya da oynanmış diyorum, onda sorun yok o değil de ürünü kırmışsınız diyor.

    tabii ki ürün kırık değil. ama telefonda böyle konuşuyor kadın pişkin pişkin. ama ben naptım. yarım saat içinde iademi reddettikleri için ürün kargolanırken, kargoya verildikten sonra video'ya çektim ve tüketici hakem heyetine verdim bunları. sonra merak ettim bunlar teşkilat mı acaba diye. evet teşkilatmış. bir sürü insana sahte imei'li rootlu telefonları satıyorlar kimi anlıyor kimi anlamıyor, ziraat bankası uyarmasa biz de anlamayacaktık. sonra da "telefonu kırmışsınız, ürünü ikiye bölmüşsünüz ama" diyerek milleti yıldırıyorlar. n11.com da bu konuyla ilgili hiçbir şey yapmayıp mağazaya ödemesini yapıyor.

    mağaza reddediyor ya ürünü, n11.com diyor ki "mağaza iadeyi reddetti". sadece bize haber veriyor. sen ne işe yararsın n11.com? sen olmasan biz demir bilişim mi tanırız? ben bunları nerden bulup da ürün alırdım yani? haa bu arada nasıl yaptılar bilmiyorum ürünü aldığım sayfaya yorum da yapamıyorum. hata veriyor hep. ondan çok ciddi teşkilatlar. umarım çökertecez bunları. şu an bu ülkede adalet ne kadar kalmış onu test ediyorum. adamlar göz göre göre bizi dolandırdı ya lan. şuraya bu mağaza hakkında diğer şikayetleri de koyayım da görün durum ne kadar fena:

    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel

    bu verdiğim 3. tüketici hakem heyeti konusu bu arada son 1 ayda. evlenmek çok zormuş cidden ne aldıysak getirmiyor adamlar ya da böyle çıkıyor. rezaletleri sıraladım dinlenip dinlenip yazıcam. baya evlendim yalnız ha krizi fırsata çevirip. çok acayip. neyse onu sonra anlatırım desteklerinizi bekliyorum arkadaşlar.

    edit: mağaza bu https://m.n11.com/magaza/demir-bilisim1#reviews

    edit 2: mağaza linki açılmıyor ne olduğunu bilmiyorum n11 mağazayı da kaldırmış olabilir öyle gizlenmiş de olabilir bilgim yok bu konuda. bunun yanında 1 saat önce para iade islemimin yapıldığına ve bankadan takip etmem yönünde mesaj geldi n11.com dan. param yatarsa editlerim yine. teşekkürler herkese.

    edit 3: mağazaya burdan erisilebiliyormus hala

    https://www.n11.com/…emir-bilisim1/magaza-yorumlari

    edit 4 : para iadem yattı arkadaşlar parayı el birliğiyle kurtardıniz teşekkür ederim. şimdi bu dolandırıcı mağaza ile uğraşmak var onunla ilgili de kolay bir yol varsa tekliflere açığım.

    edit 5: aynı mağazadan aynı şekilde ürün almış bir arkadaş daha var bu başlık altında yazmış onun entryisi de şu süreci devam ediyor daha parası yatmamış illa hepsine ayrı başlık mi açılsın n11.com?

    (bkz: #113785212)

    edlt 6: arkadaşin da iadesi yapılacakmış.