hesabın var mı? giriş yap

  • savulun izlanda mütehassısı geldi.

    öncelikle izlanda kişi başına düşen ortalama konularında hemen hemen her şeyde birinci olur. kişi başına düşen nobel ödülü, kişi başına düşen olimpiyat madalyası, kişi başına düşen satranççı, kişi başına düşen nefes alma sayısı v.s. v.s. bunun da nedeni zaten nüfusunun 360bin olması.

    izlanda'da skammdegisthunglyndi ismi verilen ''kısa gün depresyonu'' olarak adlandırılan bir fenomen bulunur. yukarıda da çokça bahsedilmiş, güneş süresi kısaldıkça özellikle d vitamini eksikliğinden depresyon oluşur. izlanda da hem refah seviyesi yüksek hem de kendini geliştirmiş insanlardan oluşur, psikolojik bir sorunu varken terapiye/psikiyatriste gitmekten imtina etmez.
    23 yıllık izlanda serüvenimde bir kere bile antidepresan almadığımı da not edelim.

    not: izlanda'da veya kutup bölgesindeki ülkeler 6 ay gece 6 ay gündüz diye bir durum söz konusu değil... kışa doğru güneşin gökyüzünde olduğu süre kısalmakta, 21 aralık'ta 4 saate kadar inmekte, sonra tekrar bu süre artmaktadır.
    21 haziran'da 2 saat kadar güneş gökyüzünde olmamakla birlikte alacakaranlıktan dolayı her zaman bu tarih dolaylarında parlak geceler vardır.

    edit: izlandaca karakter gözükmediği için yerine türkçe karşılığı konuldu.

  • konuyla alakalı bilgi aşağıdaki gibidir.

    https://www.theifab.com/…ation-law-16-the-goal-kick

    ilgili madde ;

    - ıf the kick is taken quickly and an opponent genuinely did not have time to leave the penalty area, the opponent may not interfere with or prevent the taking of the kick but may intercept the ball once it is in play. this is allowed because the defending team, as at a quick free kick, tried to gain an advantage by taking the kick quickly and if this ‘goes wrong’ the law is not there to ‘save’ them.

    meali ;

    eğer aut hızlıca kullanıldıysa ve rakip oyuncu gerçekten ceza sahasını terkedecek zamanı bulamadıysa, rakip oyuncu araya giremez ya da atışın kullanılmasını engelleyemez ancak top oyuna girdiği andan itibaren (atışı kullanan takımın oyuncusu topa değdiği an) müdahelede bulunabilir. buna izin verilmesinin sebebi, atışı hızlıca kullanan takımın kendine bir avantaj sağlamasıdır ve bu 'istenmeyen sonuçlara yol açarsa' kural onları 'kurtarmak' için orada değildir.

    özetle;

    cisse arkasını dönmüş kaleden uzaklaşırken, fener atışı kullanır, savunmadaki adını bile bilmediğim fenerli oyuncu topa dokunur ve oyun başlar. sonra bir şeyler ters gider ve gol olur. ama o kural o savunmacıyı korumak için artık orada değildir. çünkü o zat, hızlı kullanılmış aut atışını eline yüzüne bulaştırmıştır.

    tüm bu sebeplerden dolayı da maç tekrar edilmelididljgkdhgu.

    hadi dağılın.

  • bu çocuklar neden böyle oluyorlar ? çünkü kaybedecek bir şeyleri yok. o sınıfa gelene kadar hiçbir noktada kaybetmiyorlar. ilkokulda kendini geliştirmediği halde sınıfı rahatça geçiyor. ortaokulda yaptığı hiçbir yanlışın bedelini ödemiyor. notlarının hepsi düşük olsa bile sınıfını yine geçiyor. okulu haraca bağlasa bile, her gün biriyle kavga etse bile, kızları taciz etse bile hiçbir ceza almıyor. ailesi her zaman arkasında duruyor. kimse benim çocuğuma bir şey yapamaz kafasıyla yetiştiriyor. çocukta da utanma veya ben ne yapıyorum hissi oluşmuyor hiç.

    bu saatten sonra da geçmiş olsun. bu eğitim anlayışıyla 2023 te serserilik kıstasında dünyanın ilk 5 ekonomisi arasına gireriz artık.

  • gelişmiş bir ülkede şu yaptığı iki gün konuşulmaz. ama yarın sıradan bir havuz medya organını açın ve hedef göstermeyi görün. katli vaciptir diye fetva verilmesinden korkuyorum.

    şuna ibne diyenler... şundaki taşağın yüzde biri yoktur sizde emin olun.

  • islamla taşşak geçen siyasal islamcıların bir başka iddiasıdır...

    he amk he aynen
    başkasının hakkını yemek hoş değilmiş

    hoş değil dediği şey, kuran'da affı olmayan tek günah
    bak dinlerini bile büküyorlar sırf akepe'ye laf gitmesin diye

    ekleme: altta gene gelmiş biri affedilmeyen tek günah hak yemek değil diyor.
    kuran oku olm kuran oku, allahın diyor ki bana kul hakkı ile gelme, hak yediğinden isteyeceksin yani affetmiyor kendisi.
    olm inandığınız dini bile bilmiyorsunuz ya gerçekten komedi bir de aklamaya çalışmış bu hak yemeyi, olm siz müslüman mısınız gerçekten?
    adam diyanete değil bana laf ediyor uydurulmuş diye. komedi yemin ediyorum komedi, akepe allah'dan büyük bunlar için yeter ki laf gelmesin padişahlarına

  • iki üç kez farklı bölümlerine denk geldim, beş dakikalığına izledim, bana mı hep denk geldi bilmiyorum ama, diyaloglar şunlardan ibaretti:

    -devlet söz konusuysa, abisini bile tanımaz.
    -o zaman bizi de tanımaz?
    -devlet söz konusuysa, tanımasın zaten.
    -devletin menfaatleri uyarınca...
    -devlet.
    -devlet?
    -devlet tabi ya.
    -devletimisss.
    -devlet demiş miydim?

  • anadolu'da sıklıkla yapılan, haliyle de tüketilen bir meyvenin* en doğal ve güzel hali.

    kuşburnu dediğimiz meyve kısa boylu bir gövdeye ait bir ağaçtır. yetiştiği iklim genellikle yağışlı olduğundan mütevellit karadeniz bölgesinde yoğun olarak yetişir. haa bu başka yerde yetişmez demek değil, sadece en iyisi orada yetişir..

    kuşburnu marmelatı çok emek isteyen işlemlerden sonra elde edilir. toplanma mevsimi çok önemlidir kuşburnuda. genellikle yazın sonuna doğru toplanır ve kaynatılır. evet yanlış duymadınız kaynatılır. şöyle ki; marmelat terimi için kaynatma terimi kullanılmalıdır. sebebi; marmelatın doğru tabirle pişirilmeyip sürekli kaynatılmak suretiyle elde edildiğindendir.

    kaynatma süreci iki kısımdır efendim. toplanan kuşburnular bol su ile yıkanmalıdır. hatta 4-5 saat suda bekletilmesi evladır. daha sonra epey büyük bakır bir kazanın -ki kazan derin değil kısa ve geniş olmalıdır yoksa ateş yanlardan vurur ve kuşburnunu yakar- altına odun ateşinden büyükçe bir ateş yakılır. ateşte dikkat edilmesi gereken konu kağıt ve ince çalı kullanılmamalısıdır. çünkü kağıt ve ince çalılar çok cabuk söndüğünden ateşe ve dolayısıyla da marmelata bir fayda etmez. sadece ateşi tutuşturmak için kullanılabilir. gerisi fasa fiso..

    daha sonra suda çıkartılan kuşburnular tencereye atılıp kıvamı kadar su koyulur. burada dikkat edilmesi gereken konu suyun ölçeğidir. su hiçbir zaman konan kuşburnuların üzerine çıkmamalıdır. çünkü kuşburnu kaynatıldığında kendini çok çabuk salan ve çok çabuk dağılan bir meyvedir. suyu da ayarladıktan sonra harlı ateşte kaynatılmaya başlanır. bu işlem meyvenin kendini salma süresine kadar devam eder. bu sürede meyvenin toplanma mevsimine göre 48-52 dakikadır. kaynatma işlemi sırasında sürekli büyük tahta bir kaşıkla karıştırmak gerekir, bu meyvelerin birbiriyle özdeşleşmesini ve meyvenin tepesindeki çiçeğini dökmesini sağlar..

    devamında ise en meşakkatli olan kısım başlar. sürekli karıştırma kısmı! bu süreçteki en küçük hata marmelatın felaketle sonuçlanmasına sebep olur. önemli olan ara vermeden karıştırılmasıdır. bu arada da alev eskisinden daha harlı ve çok olmalıdır. ateşe atılan odunlar kalın ve büyük ağaçlar olabilir. önerim kiraz ağacıdır. çünkü hem gövdesi kalındır, hemde alevi kolay kolay geçmez. karıştırma işlemi dediğim gibi ara vermeden yapılmalıdır. büyük tahta kaşığımız yuvarlak hareketlerle kazanın içinde çevirilir. ateşin etkisiyle marmelat gittikçe kıvamını almaya başlar. karıştırma kısa bir süreliğine dahi kesilmiş olsa hemen kazanın altı tutar. yani kuşburnu tencerenin dibine yapışır. sürekli karıştırmak da zaten bu sebeptendir. bu işlemde asgari 62-65 dakika kadar devam eder. kıvamı anlamak için parmak kullanılır. parmak kazana sokulur ve çıkarılır. parmakta kalan kuşburnu ne kadar uzun sürede akıyorsa kazana, kuşburnu o kadar kıvamdadır..

    önemli unsurların en lezizine gelelim. o koskoca ateş boşa yakılmamıştır tabiki. patates, biber, patlıcan gibi binimum sebze, ateşin közleri etrafına dizilirek közlenir. hoş olur yemesi, leziz olur...

    konuyla alakalı düşüncelerim bu yönde,

    afiyet olsun.

  • videonun çekildiği yer çin, video tagleri "china, chinese, fish, chop". yani japonların bundan haberi bile yok muhtemelen.

    benim sorularım var:
    1. okuma zorluğu mu var?
    2. çin ve japonyayı aynı yer zannedecek kadar cahil misin?
    3. alakasız bir konu ile bir savaştaki katliamı karşılaştıracak kadar gerizekalı mısın?